Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

2020: Kalkınma yolu ile girdaplar yolu

Yılın son günlerinde her vatandaş kendini hesaba çekme hakkına sahiptir.
Herkes nerede hata yapıp nerede doğru yaptığını, ne kazanıp kaybettiğini, zamanı iyi kullanıp kullanmadığını, önüne çıkan fırsatları değerlendirip değerlendirmediğini sorgulama hakkına sahiptir.
Kaçınılmaz oldukları zaman kayıplarını en aza indirgeyip indirgeyemediğini sorgulama hakkı vardır. Bu tür sorular, sona eren yıldan daha iyi şeyler getirmesini umut ederek yeni yıla yelken açana yardımcı olur.
Yine bugünlerde hepimizin, ülkelerimizi ve yılın başı ile kıyaslandığında daha iyi bir durumda olup olmadığını sorgulama hakkımız var.
Hükümetlerimizin vaat ettiği planları hayata geçirip geçirmediğini, zaman, kamu malı, halkın çıkarları ve geleceğe hazırlık konularını nasıl bir yöntemle ele aldığını sorgulama hakkına da sahibiz.
Sıradan vatandaşların soru sormasının yasak olduğu zamanlar geride kaldı. Sessizliğin hakim olduğu ve soru sormanın cezayı hak eden bir suç gibi görüldüğü zaman sona erdi.
Parti komitelerinde ve güvenlik güçlerinin mutfağında uydurulan istatistikler dönemi bitti. Bu, resmi hikayenin artık gerçekler ve rakamlardan uzakta idare etme gücüne sahip olmadığı bir dünya.
Başka kuralların yönettiği farklı bir dünyadayız. Sırlar, yasaklar, yüksek ulusal çıkarlar bahanesiyle suçları örtme zamanı sona erdi.
Hükümetler yeni bir vatandaşın doğduğunu biliyorlar. Genç, gözlemleyen, meraklı ve talepkar bir vatandaş. Bu dünyadaki herhangi bir gencin istediklerini isteyen bir vatandaş. Dünyanın haberler, yorumlar, görüntüler, işlenen son suçlar ve ihlaller, gerçekleştirilen başarılarla ilgili haberleri taşıyarak telefonuna aktığı bir genç.
Bildiği için daha fazla bilmek istiyor. Şeffaflık ve rakamlar talep ediyor, araç ve hedefleri sınıyor. Gerçekleri eski pencerelerden değil bu hızlı, belirgin, gergin dünyadan alan bir vatandaş. Twitter’da bir sayfası olan vatandaş. Bu sayfanın kendisine hemen bir şeyi destekleme ya da protesto etme fırsatı veren vatandaş.
Yeni nesilden korkmanın bir gerekçesi yok. Çünkü o bize benziyor. Sevdiğimiz müziği sevmesi, yolumuzu aydınlatan kitapları okuması ya da başvurduğumuz sözlüklere başvurması şart değil.
Her zamanın kendine özel sözlükleri, kitapları ve meşaleleri vardır. Her dönemin kendi kazanımları, düşünceleri ve yöntemleri vardır.
Gençleri yazıyoruz çünkü onlar toplumlarımızda toplanmış büyük enerjidir. Ümitsizliğe ve başarısızlığa düşerek şimdiyi yok edip geçmişe katmaması için mutklaka gelişme, büyüme, ilerleme, istikrar ve kalkınma atölyesine katılmasını sağlamamız gereken bir enerjidir. Gençleri ancak kalkınma,  eşi görülmemiş bir hızla gelişen ve herkese açık ilerleme atölyesine katılmak için dünyaya yetişme hayalini yeniden başlatmakla cezbetmek mümkündür. Kalkınma; güven köprülerini kurmak, modern bir eğitim, iş fırsatları, yatırım, korku kalıplarından ve inzivadan uzakta vatandaşın insanlığını yaşamasına olanak tanıyan hoşgörülü bir toplum sağlayacak iddialı programlarla başlar.
Birkaç yıl önce Singapur hakkında yazardık. Başbakanı Lee Kuan Yew liderliğinde, insan enerjisinden faydalanma, planlama, modern bir eğitim ve yolsuzlukla mücadele temelinde ilerleme sağlamak konusunda kendisini bir modele dönüştüren, inanılmaz atılımlar gerçekleştirmeyi başaran o yoksul ülkeden bahsederdik.
Yine birkaç yıl önce Çin’in, yüz milyonlarca vatandaşını yoksulluktan kurtararak ve dünyadaki ikinci büyük ekonomisi konumuna yerleşerek gerçekleştirdiği o büyük başarıyı yazardık.
Bu başarı hikayesi, Deng Şiaoping pencereyi açmanın kaçınılmaz olduğunu, “Büyük Kaptan” Mao Zedong’un formüllerinin çağı yakalamak konusunda artık işe yarar olmadığını idrak ettiğinde başladı. Çin, “Emperyalizm kağıttan bir kaplandır” veya “ABD’ye ölüm” sloganlarını tekrarlamakla yetinseydi bu inanılmaz sıçramayı gerçekleştiremeyecekti. Ancak Çin, anahtarın bilimsel ve teknik ilerleme, insanların hayat koşullarının iyileştirilmesi olduğunu anladı ve bu yolu takip etti.
Ortadoğu’da doğmuş bir gazeteci iseniz yeni yılı iyimser bir yazı ile karşılamanız zordur. Dünyanın bu bölümünde, kan ve zaman kaybı kazandıran bir trend sayılıyor.
Bölgenin geniş bir bölümü hala geçmişin savaşlarında boğulmuş bulunuyor. Birçok devlet eski çatışmaların ve kocamış düşüncelerin esiri olmayı sürdüyor. Geniş alanlar hala doğal ve modern bir ülke fikrinin dışında yaşıyor. Adını hak eden kurumlar aracılığıyla planlar yapan ve gece gündüz bunları uygulamaya çalışan bir devletten mahrum yaşıyor. Bütün mesaisini kalkınma, öğrencilerin yeteneklerini ortaya çıkaran okullar inşa etmeye, öğrencilerini çağ ve işgücü piyasasının ihtiyaçlarına bağlayan üniversiteler kurmaya ayırmış bir devlet. Planlayan, uygulayan, düzelten, kamu malını dürüstlükle idare eden, istikrar servetini ihtiyatlı, zaman servetini önemini derinden idrak ederek yöneten bir devlet.
Gençleri yazıyorum çünkü Bağdat, Beyrut, Sana, Hartum, Cezayir ve başka başkentlerde duygularını duydum.
Konuşmalarındaki umutsuzluk tınısı ve geleceğin kapılarının kilitli olduğuna dair duyguları bana acı verdi.
Onları yazıyorum çünkü Suriye, Irak, Libya ve Cezayir’den bir karış da olsa Avrupa toprağına ulaşmak için ölüm yolculuğuna çıkan gençlerle karşılaştım. Libya’dan gelen görüntüler hiçbir şekilde kolay değil.
"Afrika Krallarının Kralı" Muammer Kaddafi döneminde ülkenin ömründen çok yıl gitti. Sonrasında milis güçleri, maceralar ve müdahaleler döneminde bunlara yeni yıllar eklendi.
Irak’ın her yeni bir başbakan bulmaya çalıştığında iç savaşın eşiğine gelmesi basit bir şey değil. Başarısız, saçma ve kötü niyetli politikaların Lübnan’ı yoksulluk, iflasa sürüklemesi kesinlikle kolay değil. Bir zamanlar adı Lübnan olan bir Arap tepesinden geriye kalanları da yok etmesi basit değil.
Arap umutsuzluğu kader değil. Beklemek en iyi yardımcı değil. Kısa bir süre önce ilk kez üzerinde durulmayı hak eden bir Arap modelimiz oldu. Suudi Arabistan’ı ziyaret eden herkes bunu hissediyor.
Kendisine güvenen, açık, gençlerinin hayalleriyle dolu yeni bir Suudi Arabistan, bu modeli izliyor. Gece gündüz açık bir atölye Suudi Arabistanlıları daha iyi bir geleceğe hazırlıyor.
Veliaht Prens Muhammed bin Selman, genç neslin kalbinde ve aklında dönenlere kulak verdi ve bir kalkınma, ilerleme programı, genç enerjinin kendisine katılmak için yarıştığı bir umut olan 2030 Vizyonu doğdu.
Bu vizyon, hem kamu malının hem de vatandaşların ömürlerinin heder edilmesine son verdi. Bunların yerine eğitim, iş, teknoloji, turizm, yatırım, kalkınma ve istikrar getirdi.
Yeni yıl, bütün Arap dünyasında gençlere kulak verme yılı olsun. Onlara kulak vermeden geri kalmışlığın, donukluğun, umutsuz savaşların, bomba yüklü emellerin esiri, dul ve yetim fabrikaları olmaya devam edeceğiz. Başka deneyimleri kopyalamaya gerek yok.
Her ülkenin kendine has özellikleri vardır. Çağı yakalamak ve ilerlemek tek başına “savaşların özü”dür.
Bu savaştan kaçınmak ise geçmişte yolculuk yapmakta ve bir girdaptan kurtulup diğerine girmekte ısrar etmek demektir.