Bolivya'da yerli halktan abluka tehdidi

Askerler ve polis, yerli halk tarafından kuşatılan El Alto'daki Cincata tarlalarından benzin ve gaz taşıyan kamyonların geçtiği yolu temizlemek için engelleri kaldırıyor (AP)
Askerler ve polis, yerli halk tarafından kuşatılan El Alto'daki Cincata tarlalarından benzin ve gaz taşıyan kamyonların geçtiği yolu temizlemek için engelleri kaldırıyor (AP)
TT

Bolivya'da yerli halktan abluka tehdidi

Askerler ve polis, yerli halk tarafından kuşatılan El Alto'daki Cincata tarlalarından benzin ve gaz taşıyan kamyonların geçtiği yolu temizlemek için engelleri kaldırıyor (AP)
Askerler ve polis, yerli halk tarafından kuşatılan El Alto'daki Cincata tarlalarından benzin ve gaz taşıyan kamyonların geçtiği yolu temizlemek için engelleri kaldırıyor (AP)

Bolivya krizi, başkent La Paz'daki yakıt kesintileri, bazı temel ihtiyaçların sağlanamaması ve yerli hareketlerin protestolarının şiddeti arttırması ile birlikte yeni bir tırmanış aşamasına girdi. Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ve Katolik Kilisesi'nin arabuluculuk ve bir seçim tarihi belirleme ve geçtiğimiz ay patlak veren protestolarla birlikte şiddetini artan durum sakinleştirmek için yeni geçici hükümet ve eski Devlet Başkanı Evo Morales’in destekçileriyle aynı masaya oturma çabalarına henüz pratik bir yanıt verilmedi.
Morales destekçileri ve güvenlik güçleri arasında yaşanan şiddetli çatışmalarda en az 3 kişi hayatını kaybetti. Yetkililer tarafından yapılan açıklamada El Alto şehrinde polis ve askerlerin gaz ve benzin taşıyan konvoyun yolunu açmak için bölge haklı tarafından konulan engelleri kaldırma çalışmaları sırasında meydana gelen çatışmalarda 30 kişinin yaralandığı ifade edildi. Bolivya Silahlı Kuvvetleri, tarafından yapılan açıklamada ise provokatörlerin bölgedeki tesislerin bir kısmının yıkımına neden olan güçlü patlayıcılar kullanmaları nedeniyle müdahale etmek zorunda kaldıkları belirtildi. Bu durumun nüfusun büyük bir kısmını risk altına sokabileceğine işaret edildi. Yetkililer, güvenlik güçlerine kontrollü davranma çağrısında bularak daha fazla can ve mal kaybından kaçınılması gerektiğine dikkat çekti.
Yardım krizi, Morales’in istifa edip Meksika’ya sığınması ve ardından destekçilerinin bulunduğu bölgelerde protestolar ve yol kesmelerin patlak vermesiyle birlikte ortaya çıkmıştı. Ancak Morales taraftarları ve güvenlik güçleri arasında son dönemlerde yaşanan çatışmalar, can kaybı ve yaralanmalara neden oldu. Bu durum başkent ve bazı büyük şehirlerde tedarik hatlarını kesen daha şiddetli protestolara neden oldu.
İki gündür La Paz’da benzin istasyonları önünde birkaç kilometre uzanan araç konvoyları görülüyor. Protestocuların çevre bölgelerden başkente giden yolları kestikten sonra süt, yumurta ve et gibi temel gıda maddelerinin tükendiği dükkanlara eşi görülmemiş talep söz konusu.
Başkent sakinlerinden bazıları geçtiğimiz Cuma gününden bu yana yakıt ve temel gıda maddeleri yoksunluğunun söz konusu olduğunu söyledi. Gözlemciler yeni hükümetin aldığı ilk kararın protestoların bastırılması sırasında silahlı kuvvet üyelerini cezai sorumluluktan muaf tutmak olduğunu söyledi. Bolivyalı Senatör Jeanine Anez geçtiğimiz hafta parlamentoda gereken çoğunluğu elde edemediği halde kendini Geçici Devlet Başkanı ilan etmişti.
BM, bölgesel ve küresel örgütler, yeni hükümet tarafından verilen bu kararı kınadı. Öte yandan başkent sokakları, diplomatik gözlemcilerin hükümete krizle başa çıkma adımlarını ve önlemlerini dikte ettiğini söylediği ordunun kontrolünde.
Gözlemciler Bolivya’daki durumun Venezuela ile benzer bir hal almasından endişe ediyor. Yakıt temini ve temel gıda ürünleri, silahlı kuvvetlerin katılımıyla yasal ve resmi kanalların dışında gerçekleşiyor.
Protestocular ve güvenlik güçleri arasındaki çatışmalarla kriz daha da kötüleşirken, yeni hükümet emtia ithalatının, Peru ve Şili'den yapılması için bir acil durum planı açıkladı. Öte yandan ulaştırma sendikaları, ithal ürünlerin yerel pazarlarda dağıtımını önleme konusunda kararlı olduklarını söyledi.
Cochabamba’da 4 kişi öldü
Çoğunlukla yerlileri yaşadığı Cochabamba eyaletinde geçtiğimiz Salı günü gerçekleştirilen protestolarda 4 kişinin hayatını kaybetmesi ile gerilim doruğa ulaşmıştı.
Öte yandan Meksika’da bulunan eski Devlet Başkanı Morales, kısa bir süre sonra ülkesine dönmenin uzak ihtimal olmadığını söyledi. Morales, yaptığı açıklamada, “Tüm dünyanın karşısında askeri diktatörlük tarzında iktidar uygulayan mevcut hükümeti şiddetle kınıyorum. Meşruiyete karşı darbeye barışçıl direnen kardeşlerimi öldürmeye başladılar. Onlar yaşam ve demokrasi için savaşıyorlar” ifadelerini kulandı.
Washington’da ise Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) Genel Sekreteri Luis Almagro, Bolivya krizini ele almanın yollarını tartışmak için OAS Konseyinin acil durum toplantısı yapma çağrısında bulundu. Almagro, yaptığı açıklamada, iç savaş tehlikesinin her geçen gün arttığına işarette bulundu. Almagro, Morales'in örgütün ABD yönetiminin talimatına tabi olduğu yönündeki suçlamalar ve Bolivya'da olanların bir darbe olduğu konusundaki söylentilere, “Bolivya’daki tek darbe, geçtiğimiz ayın 20’sinde Morales’in seçim sonuçlarına hile karıştırdığında gerçekleşti”  ifadelerini kullanarak cevap verdi.



Beyaz Saray: Gazze'de ateşkes konusunda anlaşmaya varmak hâlâ mümkün

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby (AP)
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby (AP)
TT

Beyaz Saray: Gazze'de ateşkes konusunda anlaşmaya varmak hâlâ mümkün

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby (AP)
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby (AP)

Beyaz Saray dün (Cuma) yaptığı açıklamada, rehinelerin serbest bırakılması karşılığında Gazze'de ateşkes sağlanmasına yönelik yüz yüze görüşmelerin anlaşmaya varılmadan sona erdiğini bildirdi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby basın toplantısında "Amerika Birleşik Devletleri kalan boşlukların hala doldurulabileceğine inanıyor" dedi.

ABD'nin, İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentine düzenlediği operasyonu endişeyle izlediğini ve Refah sınır kapısının derhal yeniden açılmasını istediğini belirtti.

İsrail, geçtiğimiz pazartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta askeri bir operasyon başlattı ve Refah sınır kapısının Filistin tarafının kontrolünü ele geçirdi. Bu gelişme geçişin kapanmasına, insanların ve yardım kamyonlarının hareketlerinin durmasına yol açtı.

İsrail bölgede faaliyet gösteren dört Hamas tugayını ortadan kaldırmaya çalışıyor.

Refah'ın doğusundaki bölgelerde çeşitli Filistinli gruplarla İsrail güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi kabul etti

Fotoğraf: TCCB
Fotoğraf: TCCB
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi kabul etti

Fotoğraf: TCCB
Fotoğraf: TCCB

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.


İsrail'in kara harekatı: Refah'ta 100 binden fazla kişi yerinden edildi

İsrail, Refah'a kara harekatının sınırlı tutulacağını söylemesine rağmen BM yetkilileri çatışmanın yayılabileceğini savunuyor (AFP)
İsrail, Refah'a kara harekatının sınırlı tutulacağını söylemesine rağmen BM yetkilileri çatışmanın yayılabileceğini savunuyor (AFP)
TT

İsrail'in kara harekatı: Refah'ta 100 binden fazla kişi yerinden edildi

İsrail, Refah'a kara harekatının sınırlı tutulacağını söylemesine rağmen BM yetkilileri çatışmanın yayılabileceğini savunuyor (AFP)
İsrail, Refah'a kara harekatının sınırlı tutulacağını söylemesine rağmen BM yetkilileri çatışmanın yayılabileceğini savunuyor (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM), 100 binden fazla kişinin Gazze Şeridi'nin Mısır sınırındaki Refah kentinden kaçtığını bildirdi.

BM'den dün yapılan açıklamada, bunun aylardır Gazze'de görülen en büyük kitlesel yerinden edilme olduğu belirtildi.

İsrail bombardımanları nedeniyle yaklaşık 1,5 milyon kişinin sığındığı bölgede yerinden edilenlerin sayısının birkaç gün içinde 300 bini geçebileceği aktarıldı.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir BM yetkilisi, Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian'a Refah'taki kaosu şöyle anlattı: 

Çok fazla korku ve endişe var. Otomobiller, eşek arabaları, el arabaları, kamyonetler ve binlerce insan yolları tıkıyor. Bazıları daha önce birçok kez yerinden edilmiş ve gittikleri yerde barınak kurmak için yanlarında malzeme götürüyor. Bunları taşımak kolay değil. Bazı kişilerse ilk kez evinden kaçmak zorunda kalıyor.

İsrail ordusu, pazartesi akşamı Refah'ın doğusuna kara harekatı başlatmıştı. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), bölgeden 100 bin sivilin Mavasi "insani bölgesine" tahliyesi için çalışıldığını bildirmiş, Refah sınır kapısının Gazze tarafının ele geçirildiğini duyurmuştu. 

BM yetkilisi, bu sınır kapısının Gazze'ye yardım tedariki için kullanıldığını hatırlatarak, yakıt ve gıda sevkıyatının durma noktasına geldiğini, kalan malzemelerin ancak 48 saat yeteceğini söyledi.

Diğer yandan Tel Aviv, İsrail-Gazze arasındaki Kerem Şalom kapısından yardımların girmesine izin verildiğini bildirmişti. Fakat BM yetkilileri, sınır kapısı civarındaki çatışmalar ve personel eksikliği gibi sorunlar nedeniyle yardımlara ulaşılamadığını belirtiyor. 

Refah'ın doğusundaki Ebu Yusuf Neccar Hastanesi de kara operasyonunun ardından salı günü tamamen tahliye edilmişti.

Diğer yandan Hamas ve İsrail arasında Mısır'ın başkenti Kahire'de yapılan ateşkes görüşmelerinden henüz sonuç çıkmadı. Hamas, heyetin bugün Katar'ın başkenti Doha'ya geçtiğini ve müzakereleri sürdüreceklerini bildirdi. Mısır yönetiminden yapılan açıklamada, anlaşmaya varılması için her iki tarafın da esnek davranması gerektiği belirtildi. 

Müzakereleri takip eden ve kimliklerinin paylaşılmasını istemeyen üç yetkili, ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından CNN'e, Hamas'ın 12 haftalık ateşkes talebinin Kahire'deki görüşmeyi tıkayan önemli unsurlardan biri olduğunu söyledi. 

Hamas ilk etapta 6 haftalık ateşkesi içeren anlaşmayı kabul ettiğini söylemiş fakat İsrail, müzakere metnindeki bazı maddelerin uygun olmadığını belirterek bunu onaylamamıştı. Tel Aviv yönetimi, bunun ardından Refah'ın doğusuna operasyon başlatmıştı. Aynı süreçte Hamas'ın, bir karşı teklif yaparak çatışmaların 6 yerine 12 hafta boyunca durdurulmasını istediği, İsrail'inse buna yanaşmadığı savunuldu.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, CNN


Biden'ın Refah ültimatomu: ABD ve İsrail tarihi krize doğru gidiyor

İsrail ordusu, Gazze Şeridi sınırına yakın bölgelerde tanklarını hazır tutuyor (AFP)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi sınırına yakın bölgelerde tanklarını hazır tutuyor (AFP)
TT

Biden'ın Refah ültimatomu: ABD ve İsrail tarihi krize doğru gidiyor

İsrail ordusu, Gazze Şeridi sınırına yakın bölgelerde tanklarını hazır tutuyor (AFP)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi sınırına yakın bölgelerde tanklarını hazır tutuyor (AFP)

ABD Başkanı Joe Biden'ın, Gazze Şeridi'ndeki Refah kentine geniş kapsamlı kara harekatı başlatılması halinde silah tedarikini durduracağını söylemesi, İsrail'de alarma neden oldu.

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), silah sevkıyatının durdurulmasına yönelik açıklamanın, "İsrail-ABD ilişkilerinde şimdiye kadarki en kötü krizlerden birini tetikleyebileceğini" yazdı. ABD'nin en son böyle bir uygulamayı 1982'de eski Başkan Ronald Reagan döneminde yaptığı hatırlatıldı. 

WSJ'nin aktardığına göre İsrailli ve ABD'li istihbarat yetkilileri, Refah'a kapsamlı kara operasyonu düzenlense bile Hamas'ın Gazze'de tamamen yok edilmesinin mümkün olmadığını öne sürüyor. 

ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından CNN, Biden'ın İsrail'e silah tedarikini kısıtlaması için hem kamuoyundan hem de Demokrat Parti'den büyük baskı gördüğünü yazdı. Analizde, ABD'nin desteği olmadan Gazze savaşında İsrail'in elinin zayıflayacağı savunuldu. 

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Sözcüsü Daniel Hagari, dünkü açıklamasında Refah'a düzenlenecek kapsamlı bir kara harekatı için yeterli sayıda silah ve mühimmata sahip olduklarını ileri sürmüştü.

Biden, silah tedarikini durduracağına dair açıklamayı çarşamba günü CNN'e yapmıştı. Bunun ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Biden'a tepki göstererek "Tek başımıza savaşmamız gerekirse öyle yaparız. Gerekirse tırnaklarımızla savaşırız" demişti.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant da "Hem dostlarımıza hem de düşmanlarımıza söylüyorum: İsrail devletine boyun eğdiremezsiniz" ifadelerini kullanmıştı.

Amerikan gazetesi New York Times (NYT), Tel Aviv yönetiminden gelen açıklamaların "ABD ve İsrail arasındaki anlaşmazlıkların derinleştiğini gösterdiğini" yazdı.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin Mısır sınırındaki Refah kentinin doğusuna pazartesi akşamı kara harekatı başlatmıştı. IDF, bölgeden 100 bin sivilin tahliyesi için çalışıldığını bildirmiş, Refah sınır kapısının Gazze tarafının ele geçirildiğini duyurmuştu. BM'nin son rakamlarına göre 100 binden fazla kişi Refah'tan kaçtı. 

Tel Aviv yönetimi, Hamas'ın kalan 6 taburundan 4'ünün Refah'ta konuşlandırıldığını, örgütün lider kadrosunun da burada saklandığını savunuyor. IDF'den dün yapılan açıklamada, kara harekatında 50 Hamas militanının öldürüldüğü ve bölgede 10 yeraltı tüneli tespit edildiği savunuldu.

Washington ise Refah'a kapsamlı operasyona başından beri karşı çıkıyor. ABD, İsrail'e iki tip ağır bombanın yanı sıra bunları güdümlü hale getiren Müşterek Doğrudan Saldırı Mühimmatı'nın (JDAM) satışının askıya alındığını salı günü duyurmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, New York Times


İsrail'e silahları kim sağlıyor ve ihracatı kimler durdurdu?

 Gazze Şeridi sınırında bir İsrail tankı (İsrail ordusunun web sitesi)
Gazze Şeridi sınırında bir İsrail tankı (İsrail ordusunun web sitesi)
TT

İsrail'e silahları kim sağlıyor ve ihracatı kimler durdurdu?

 Gazze Şeridi sınırında bir İsrail tankı (İsrail ordusunun web sitesi)
Gazze Şeridi sınırında bir İsrail tankı (İsrail ordusunun web sitesi)

Amerika Birleşik Devletleri, İsrail'in Gazze'deki Hamas militanlarına karşı yürüttüğü ve bugüne kadar yaklaşık 35 bin Filistinlinin ölümüne neden olan operasyonda kullandığıA ağır sığınak imha bombalarının sevkiyatını askıya aldı.

ABD Başkanı Joe Biden bu kararıyla İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun, Washington'un itirazlarına rağmen Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentine yönelik askeri saldırıyı sürdürme kararına, yerinden edilmiş çok sayıda insan olduğu gerekçesiyle meydan okudu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre ABD, Orta Doğu'daki en yakın müttefikinin en büyük silah tedarikçisi konumunda ve onu Almanya ile İtalya takip ediyor.

Cavsg
Gazze Şeridi sınırında İsrail'in kundağı motorlu topçu silahı (İsrail ordusunun web sitesi)

Kanada ve Hollanda, uluslararası insancıl hukuku ihlal edecek şekilde kullanılabileceği, Gazze'de sivillerin ölümüne ve yerleşim alanlarının tahrip edilmesine yol açabileceği endişesiyle İsrail'e silah sevkiyatını durdurdu.

İsrail'in silah tedarikçileri hakkında bazı detaylar:

Amerika Birleşik Devletleri

ABD'li yetkililer, Washington'un İsrail'e her biri 907 kilogram ağırlığında 1.800 adet ve her biri 225 kilogram ağırlığında 1.700 bombadan oluşan silah sevkiyatını askıya aldığını açıkladı.

ABD'li bir yetkili, ABD'nin bu kararı, "907 kilogramlık bombaların kullanımının (Refah gibi) kalabalık kentsel alanlarda yaratabilecekleri etkinin boyutu" konusundaki endişeler nedeniyle aldığını söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail 2016 yılında, 2018 - 2028 dönemini kapsayan üçüncü bir on yıllık mutabakat zaptı imzaladı; bu mutabakat zaptı, 38 milyar dolarlık askeri yardım, 33 milyar dolarlık askeri teçhizat alımı ve füze savunma sistemleri için 5 milyar dolarlık hibe sağlanmasını öngörüyordu.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından mart ayında açıklanan verilere göre İsrail, 2019-2023 yılları arasında ABD'nin askeri yardımlarının yüzde 69'unu aldı.

İsrail, dünyada şimdiye kadar üretilmiş en ileri teknolojiye sahip savaş uçağı olan F-35'i kullanan ilk ülkedir.

İsrail bu tipte 75 uçak satın alıyor, bunların 36'sını geçen yıl teslim aldı. Uçakların bedelleri Amerika'nın yardımıyla ödeniyor.

ABD ayrıca İsrail ile Lübnan Hizbullah grubu arasındaki 2006 savaşından sonra geliştirilen, İsrail'in Demir Kubbe kısa menzilli füze savunma sistemini geliştirmesi ve silahlandırmasında da yardımcı oldu.

Amerika Birleşik Devletleri, füze savunma sistemi için İsrail'e defalarca yüz milyonlarca dolar gönderdi.

Washington ayrıca, 100 ila 200 kilometre mesafeden fırlatılan füzeleri vurmak için tasarlanan İsrail'in "Davud Sapanı" sisteminin geliştirilmesine de finansman sağlıyor.

Almanya

Almanya'nın İsrail'e savunma ihracatı, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenlediği saldırı ve ardından başlayan Gazze savaşı sonrasında Berlin'in lisans başvurularını öncelikli olarak ele alması nedeniyle 2023 yılında bir önceki yıla kıyasla neredeyse on kat artarak 326,5 milyon avroya (351 milyon dolar) yükseldi.

Ancak bu yılın başından beri, İsrail'in Gazze'deki savaşına yönelik uluslararası eleştirilerin artmasıyla birlikte, Alman hükümetinin İsrail'e çok daha az sayıda askeri silah ihracatına onay verdiği görülüyor.

 Bir milletvekilinin soru önergesine yanıt veren Ekonomi Bakanlığı 10 Nisan'da yaptığı açıklamada, hükümetin o ana kadar sadece 32.449 avro değerinde sevkiyata izin verdiğini belirtti.

Verileri ilk yayınlayan Alman Haber Ajansı (DPA), Almanya'nın İsrail'e ağırlıklı olarak hava savunma sistemleri ve iletişim ekipmanları için parça tedarik ettiğini bildirdi.

İhraç edilen silahlar arasında 3.000 taşınabilir tanksavar silahı ve otomatik ya da yarı otomatik ateşli silahlar için 500.000 mermi yer almaktadır.

DPA, lisansların çoğunun kara araçları ve silah geliştirme, montaj, bakım ve onarım teknolojisi ihracatına verildiğini belirtti.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre Almanya, 2019-2023 yılları arasında İsrail'e yapılan askeri yardımın yaklaşık yüzde 30'unu sağladı.

İtalya

Bir Dışişleri Bakanlığı kaynağı 9 Mayıs'ta, ABD ve Almanya'dan sonra İsrail'in en büyük üç silah tedarikçisinden biri olan İtalya'nın, Gazze savaşının başlamasından bu yana yeni ihracat onayları vermeyi durdurduğunu doğruladı.

Kaynak Reuters'a "Her şey durdu. Son siparişler kasım ayında teslim edildi" dedi.

İtalyan yasaları, savaş halindeki ve uluslararası insan haklarını ihlal ettiği düşünülen ülkelere silah ihracatını yasaklamaktadır.

Savunma Bakanı Guido Crosetto mart ayında İtalya'nın İsrail'e silah ihraç etmeye devam ettiğini, ancak silahların Gazze'deki sivillere karşı kullanılmayacağını doğruladıktan sonra emirleri imzaladığını söyledi.

İtalya, yalnızca Aralık ayında İsrail'e 2022'nin aynı ayında gönderdiği miktarın üç katına denk gelen 1,3 milyon avro değerinde silah gönderdi.

dsfvebtn
İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevy ve arkasında bir İsrail F-35) uçağı, hava üslerinden birinde (İsrail Ordusu web sitesi)

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından hazırlanan bir rapora göre İtalya, 2019-2023 yılları arasında İsrail'e helikopterler ve deniz toplarını da içeren askeri yardımın yaklaşık yüzde birini sağladı.

Birleşik Krallık

İngiltere İsrail'in en büyük silah tedarikçilerinden biri değil. ABD'nin aksine İngiliz hükümeti İsrail'e doğrudan silah vermiyor, bunun yerine şirketlere F-35 parçaları gibi, genellikle ABD tedarik zincirlerinin bir parçası olan bileşenleri satmaları için lisans veriyor.

İngiltere, geçtiğimiz yıl İsrail'e en az 42 milyon pound (52,5 milyon dolar) değerinde savunma ekipmanı satışı için ihracat lisansı verdi.

Lisanslar mühimmat, insansız hava araçları, hafif silah mühimmatı, uçak ve helikopter parçaları ile saldırı tüfekleri gibi kalemleri içeriyordu.

Başbakan Rishi Sunak dün (Perşembe) Parlamento'ya, İngiltere'nin dünyadaki en katı ruhsatlandırma izleme sistemlerinden birini uyguladığını ve İsrail'in insani hukuka uyumuna ilişkin tavsiyeleri periyodik olarak gözden geçirdiğini söyledi. Sunak “İhracat lisansları konusunda son değerlendirmeden sonra da durum değişmedi” ifadelerini kullandı.

cdfvbgr
"Davud Sapanı" hava savunma sistemi (arşiv- Reuters)

Bazı sol muhalefet partileri Gazze'deki yüksek ölü sayısı karşısında hükümeti ihracat lisanslarını iptal etmeye ve silah ihracatının devam edebileceği değerlendirmesine yol açan hukuki tavsiyeleri kamuoyuna açık şekilde yayınlamaya çağırdı.

Kanada

Kanada hükümeti 20 Mart'ta yaptığı açıklamada, 8 Ocak'tan beri İsrail'e silah ihracat lisanslarını askıya aldığını ve Ottawa silahların insancıl hukuka uygun olarak kullanılacağını garanti edene kadar dondurmanın devam edeceğini duyurdu.

Uluslararası insan hakları grupları, İsrail'in Gazze'deki bombalamaları ve kara saldırılarında ölenlerin çoğunun sivil olduğunu söylüyor.

cdfv
İsrail savaş uçağı (AFP)

Kanada, 7 Ekim'deki Hamas saldırısından bu yana en az 28,5 milyon C$ (21 milyon dolar) değerinde yeni satış izni vererek, bir önceki yıl yaptığı satış miktarını aştı.

Hollanda

Hollanda hükümeti, bir temyiz mahkemesinin kararında, yedek parçaların insancıl hukuku ihlal edecek şekilde kullanılma riski bulunduğu sonucuna varmasının ardından şubat ayında İsrail'e F-35 yedek parça sevkiyatını durdurdu. Hükümet mahkeme kararını temyize götürüyor.


Ölüm özgürlüğü ortaya çıkarır

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv
TT

Ölüm özgürlüğü ortaya çıkarır

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv

Halid Gannami

Ölüm büyük bir felsefi sorundur ve büyük filozoflar binlerce yıldır ondan bahsetmiş, ne düşüneceklerini bilememişlerdir. Zihinlerini başka hiçbir konunun yormadığı kadar yormuştur. Epikuros'un buna çözümü ölümü görmezden gelmekti. Ona göre hayattayken yaşamı bırakıp ölüm ile meşgul olmamalıyız ve öldüğümüzde de zaten acısını çekmek için burada olmayacağız. Ancak Heidegger biraz naif görünen bu çözümü reddeder.

Dünya savaşı o kadar feci ve mantıksızdı ki, Heidegger aklın tüm mantığını inkar etmeye ve anlamaya giden yolu başka labirentlerde aramaya başladı. Sufilerin deneyimlerine benzer deneyimler sunduğu kadar hiçbir zaman akılcı çözümler sunmadı. Heidegger'e göre felsefenin en büyük amacı, özel dünyası ve kamusal dünyası olan bir varlık olarak kendimize dair farkındalığımızı derinleştirmektir. Bu varlığı anlamak için şu soruyu sormak gerekir: Neden yokluk değil de varlık var? Birincisinin anlamını bilmek için ikincisini bilmek gerekir, eğer bilirsek mutlaka aralarındaki farkı da biliriz. Varlığın anlamı nedir? Bunu bir başka soru takip etmeli; Varlık sebebi nedir?

Heidegger şöyle der: “Her insan kendi potansiyelinin tamamını kanıtlayabilir. Kimliğimiz önceden belirlenmiş olabilir ama izleyeceğimiz yol her zaman bizim seçimimizdir. Korkularımızın veya başkalarının beklentilerinin kaderimizi belirlemesine izin vermemeliyiz. Kaderinizi değiştiremezsiniz ama her zaman ona meydan okuyabilirsiniz. İnsan herkes gibi doğar ama eşsiz bir ölümle ölür.

Gerçek bir insan olmak istiyorsanız, hayatınızı sürekli ölüm ufkunuz içinde hayal etmeniz gerekir.

Varoluş zamandır, zaman sınırlıdır, kişisel varlığımız da belirli bir zamanla sınırlıdır ve insanlar için zaman, “ölüm” dediğimiz şeyle sona erer. Bu nedenle gerçek bir insan olmak istiyorsanız hayatınızı sürekli ölüm ufkunda hayal etmeniz gerekir. Heidegger'in "ölüm karşısında varoluş" dediği şey budur. Varlığımızın sınırlı olduğunu bilirsek, sınırlamalarımızla cesaretle yüzleşmediğimiz sürece gerçek, özgün bir insan hayatı yaşayamayız. Ölümümüz gerçeğini anlamlandırmalıyız. Geçmişte felsefenin nasıl ölmeyi öğrenmek olduğu söylenirdi. Dersimizi öğrenirsek bu yüzleşme bizi uçsuz bucaksız düzlüklere götürecektir.

Ölüm ilişkisel değildir. Ona karşı çıktığımızda diğeriyle tüm bağlarımızı koparırız. Sevdiğiniz bir yakınınız öldüğünde onun için ne kadar üzülseniz de ölümün tadını asla tatmazsınız. Ölümü ancak öldüğünüzde tadacaksınız. Bu ölüm kesin bir şeydir, onu bir yanılsama olarak hayal edemezsiniz. Onu görmezden gelebilirsiniz, ondan kaçabilirsiniz ya da yıllarca unutabilirsiniz ama içten içe ne zaman geleceğini bilmeseniz de hayatınızın kaçınılmaz olarak ölümle sonuçlanacağını bilirsiniz.

Heidegger, ölümün "imkânsızı oldurmak" olduğunu, yani benim var olma yeteneğimi ölçtüğüm norm olduğunu söylüyor. O, özgürlüğümün tüm güçlerinin ve potansiyellerinin kendisine çarpıp parçalandığı  kaçınılmaz acizliktir. “Mümkün olan için” şiirinde varoluş ve zaman iki unsurdur ve bu şiirin en yüksek ifadesini her zaman ölüm karşısındaki varoluşta bulacağız.

Ancak Heidegger, hayattan umudunu kesip onun büyüklüğünü inkar edenler gibi ölümü beklememizi tavsiye etmez. Ölüm beklentisini kabul eder ama beklememizi de istemez. Yalnızca beklenti bizi bu dünyada özgür eylemin koşulu olarak ölümlülüğümüzü kullanmaya yönlendirecektir. Bu gerçeğin farkına vardığınızda gerçekten özgür olursunuz.

Özgürlüğümüzün ancak "ölüm karşısında varoluş ile" tam olarak farkına varabiliriz.

Bundan, bir paradoks içerse de, çok önemli bir fikir ortaya çıkıyor; özgürlük, ölüm biçimindeki zorlayıcı zorunluluğun yokluğunda var olmaz, bunun tam aksine insan özgürlüğü, insanın ölümünün gerekliliğini itiraf etmek ve onaylamak ile somutlaşır. İnsan ancak "ölüm karşısında varoluş ile" gerçekten ve hakikaten olduğu kişi olabilir. Ölümün imkânsızı oldurmak olduğu düşüncesinin ve yok oluşun kabullenilmesinin arkasında, insan yaşamının sınırının ispatı ve onun gerçek, sahte olmayan varlığının teyit edilmesi saklıdır.

Bütün bunlara rağmen “ölüm karşısında varoluşun” bunaltıcı hiçbir yanı yok. Bu varoluş biçimi, kişiyi sahte günlük hayata dalmaktan arındırır ve onu alışılagelmiş gevezeliklerden uzaklaştırır, böylece kendisiyle bütünleşme fırsatına sahip olur. Özgürlüğümüzün ancak "ölüm karşısında varoluş ile" tam olarak farkına varabilir ve ayrıca ondan keyif alabiliriz.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Putin askeri üretimi artırmaya yöneliyor ve “stratejik silahlarla” tehdit ediyor

Putin'in dün (Perşembe) Moskova'da düzenlenen "Zafer Bayramı" kutlama törenine katıldı (AP)
Putin'in dün (Perşembe) Moskova'da düzenlenen "Zafer Bayramı" kutlama törenine katıldı (AP)
TT

Putin askeri üretimi artırmaya yöneliyor ve “stratejik silahlarla” tehdit ediyor

Putin'in dün (Perşembe) Moskova'da düzenlenen "Zafer Bayramı" kutlama törenine katıldı (AP)
Putin'in dün (Perşembe) Moskova'da düzenlenen "Zafer Bayramı" kutlama törenine katıldı (AP)

Rusya'nın üçüncü dönem başkanı olarak bu hafta göreve başlayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu yılki Nazizme Karşı Zafer Günü kutlamaları münasebetiyle yaptığı konuşmada, ülkesinin askeri yeteneklerini ve ölümcül stratejik silahların kullanımı da dahil olmak üzere her türlü Batı tehdidine karşı koymaya hazır olduğunu yineledi. Konuşmasının büyük bölümünü Batı'ya yönelten Kremlin şefi dün (Perşembe), ülkesinin nükleer güçlerinin "sürekli" alarm durumunda olduğu uyarısında bulundu.

Putin, Kızıl Meydan'da tören için belirlenen askeri üniformaları giyen binlerce askerin önünde yaptığı konuşmada, Ukrayna'da savaşan ordusuna övgüde bulundu ve "Batı'daki elitleri" dünya çapında çatışmaları kışkırtmakla suçladı. Ayrıca Batı'yı, İkinci Dünya Savaşı hakkındaki gerçekleri çarpıtmaya çalışmakla ve Sovyetler Birliği'nin bu savaştaki rolünü en aza indirecek şekilde gerçekleri değiştirmekle suçladı. Putin, "Savaşın ilk üç yılında Sovyetler Birliği Nazizm'le tek başına savaşırken, tüm Avrupa Hitler'i desteklemek için çalıştı." "İntikam, tarihle alay etme ve Nazizm'i meşrulaştırmanın Batılı elitlerin genel politikasının bir parçası olduğunu" belirtti.

Putin, ülkesinin "Batılı elitlerin politikalarına rağmen küresel bir çatışmayı önlemek için her türlü çabayı göstereceğini" vurguladı.


Paris’te karakola yapılan saldırıda iki polis yaralandı

Fransız polisi (Reuters- Arşiv)
Fransız polisi (Reuters- Arşiv)
TT

Paris’te karakola yapılan saldırıda iki polis yaralandı

Fransız polisi (Reuters- Arşiv)
Fransız polisi (Reuters- Arşiv)

Paris'teki bir polis karakolunda, polisin silahını kapan bir adamın gerçekleştirdiği saldırıda iki polis memuru ağır yaralandı.

Fransız Haber Ajansı AFP'ye göre olay hakkında bilgili bir kaynak, olayın dün (Perşembe) 20:30 civarında meydana geldiğini belirtti. Bir polis kaynağı, saldırganın hemen gözaltına alındığını, saldırganın iki polisin onu aradığı sırada polislerden birinin silahını ele geçirdiğini söyledi.

Olay hakkına bilgi sahibi kaynak, iki polisin yoğun bakımda olduğu bilgisini verdi.


İsrail'in ‘hayal kırıklığı’ ve Biden'a karşı hamle

Gazze Şeridi sınırı yakınlarında konuşlanan İsrail tankları ve askeri araçları (AFP)
Gazze Şeridi sınırı yakınlarında konuşlanan İsrail tankları ve askeri araçları (AFP)
TT

İsrail'in ‘hayal kırıklığı’ ve Biden'a karşı hamle

Gazze Şeridi sınırı yakınlarında konuşlanan İsrail tankları ve askeri araçları (AFP)
Gazze Şeridi sınırı yakınlarında konuşlanan İsrail tankları ve askeri araçları (AFP)

İsrail, ABD Başkanı Joe Biden'ın yoğun nüfuslu Refah kentini işgal etmesi halinde İsrail'e bazı ABD silahlarının tedarikini durdurma tehdidinden duyduğu ‘hayal kırıklığını’ dile getirdi.

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Gilad Erdan, İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN'a verdiği demeçte ilk tepkisini şöyle dile getirdi: “Savaşın başından beri minnettarlığımızı ifade ettiğimiz Biden'dan gelen bu açıklama hayal kırıklığı yarattı.”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Biden'ın sözlerini reddetti ve ülkesinin gerekirse tek başına savaşmaya hazır olduğunu yineledi. Netanyahu, “Daha önce de söylediğim gibi, gerekirse tırnaklarımızla savaşırız. Ancak tırnaklarımızdan çok daha fazlasına sahibiz ve aynı güçlü ruhla, Tanrı'nın yardımıyla kazanacağız” dedi. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise ‘düşmanlara ve dostlara’ yönelik mesajında, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri hedeflerine ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacağını belirtti.

Biden, İsrail'in ülkesinden temin ettiği silahların Gazze Şeridi'nde sivilleri öldürmek için kullanıldığını ilk kez açıklayarak, yönetiminin sivillere ciddi zarar veren bazı bomba türlerinin İsrail'e teslimatını askıya almaya karar verdiğini belirtti. Biden'ın şimdiye kadarki en sert açıklamaları, Refah'a geniş çaplı bir saldırı düzenlemekten kaçınması için İsrail üzerindeki baskıyı arttırdı. Ancak bu açıklamalar Biden'ı, özellikle Cumhuriyetçi Parti içinde baskılara maruz bıraktı ve görevden alınması çağrılarına yol açtı.

Eski ABD Başkanı Donald Trump, Demokrat rakibini ‘teröristlerin yanında yer almakla’ suçladı ve “İsrail'e karşı yaptıkları utanç verici. Eğer herhangi bir Yahudi Biden'a oy verirse, kendinden utanmalıdır” ifadelerini kullandı.

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson ise İsrail'e silah sevkiyatının askıya alınmasını ‘felaket’ ve ‘yıkıcı’ bir politika olarak değerlendirdi. Mike Johnson bunun, “ABD Kongresi'nin iradesiyle doğrudan çeliştiğini” belirtti.


Xavier Üniversitesi öğrencilerin protestosu üzerine ABD'nin BM Büyükelçisinin konuşmasını iptal etti

ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield (AP)
ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield (AP)
TT

Xavier Üniversitesi öğrencilerin protestosu üzerine ABD'nin BM Büyükelçisinin konuşmasını iptal etti

ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield (AP)
ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield (AP)

ABD'nin Louisiana eyaletindeki Xavier Üniversitesi, ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield'in yarın (Cumartesi) yapması planlanan konuşmasını iptal etti. Associated Press’in (AP) haberine göre, Büyükelçi'nin yarın yapacağı konuşma bazı öğrenciler arasında öfkeye yol açtı.

Üniversite Rektörü Reynold Verrett,  çarşamba günü öğretim üyeleri, personel ve öğrencilere gönderdiği bir e-posta ile kararı duyurdu: "Herkes mezunları ve başarılarını uygun şekilde onurlandıran bir mezuniyet töreni yapmayı hedefliyor. Öğrencilerin büyük çoğunluğu, mezuniyet törenlerinin keyfini herhangi bir rahatsızlık olmadan çıkarabilmek istiyor. Bu nedenle planladığımız gibi açılış konuşmacısı ile ilerlemeyeceğiz.”

Öğrenciler, Greenfield'ın ABD'nin Gazze'deki savaşla ilgili önceki tutumları nedeniyle konuşmaya davet edilmesine karşı çıktılar.

ABD, mart ayında BM Güvenlik Konseyi'ne "Gazze'de acil ve sürekli ateşkes" çağrısında bulunan bir karar tasarısı sunmadan önce, diğer ülkeler tarafından sunulan üç ateşkes karar tasarısını veto etti.

Greenfield, veto kullanımının gerekçesine ilişkin açıklamasında, ABD'nin "İsrail'in meşru müdafaa hakkından bahsetmeyen" ateşkes kararlarını destekleyemeyeceğini söyledi.

Bir başka açıklamasında ise Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e saldırısı sırasında aldığı rehineleri serbest bırakmadığı sürece, ABD'nin ateşkesi destekleyemeyeceğini ifade etti.

Verret, iptal kararını "talihsiz bir sonuç" olarak nitelendirdi ve kararın büyükelçiyle birlikte alındığını söyledi.

Greenfield ise kararla ilgili yorum yapmadı. 19 Mayıs'ta mezuniyet konuşması yapması planlanan Vermont Üniversitesi'nde de benzer bir tepkiyle karşılaştı. Filistin yanlısı öğrenci göstericiler, ateşkes kararlarının veto edilmesini gerekçe göstererek üniversiteye konuşmasını iptal etme çağrısında bulundu. Üniversite cuma günü konuşmanın yapılmayacağını duyurdu.

Yöneticilere bir mektup yazarak derslere başlama tercihlerini yeniden gözden geçirmelerini isteyen Xavier Öğrenci Yönetim Birliği Başkanı Chase Patterson, Verrett'in muhalifleri dinleme kararını övdü.