Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Binalar ve şahsiyetler

Geçenlerde bir yazı okurken “binaların inşasına inanırlar ama şahsiyetlerin inşasına inanmazlar” ifadesi dikkatimi çekti. Yazıyı daha dikkatli bir şekilde okudum. Yazar insanların kıymet verme ve fedakârlık yapmada önceliklerinden bahsediyordu. Birçok kişinin camilerle dolu bir şehirde yeni cami yaptırmak için büyük meblağlar harcadıklarını ama insan yetiştirmek için yapılan proje ve çalışmalara destek olmadıklarından yakınıyordu.
Gelin bu pencereden kendi hali pürmelalimize bir göz atalım.
Küçücük mahallelerde birden fazla veya kocaman camiler…
Minaresi olduğu halde sırf minarenin boyu biraz kısa diye hemen yanı başına dikilen yeni uzun! minareler…
İyi bir planlama ve etüt çalışması yapılmadan dağ başlarına yapılan kocaman okullar… (Bunların çoğu ÇPL olarak planlanmıştı.)
Başlanıp bir türlü bitirilmeyen ve çürümeye terk edilen çeşitli amaçlar için planlanan binalar…
Bu listeyi uzatmak mümkündür. Fakat yazımızın amacı bu değildir. Biz binaların veya camilerin inşa edilmesine karşı değiliz. Hatta en güzel bir şekilde inşa edilmesini arzu ediyoruz. Karşı olduğumuz ve dikkat çekmek istediğimiz husus öncelikleri belirleyebilme meselesidir.
İster bireysel bağışlar isterse resmi kurumların bütçeleriyle bir şeyler yapılırken öncelik sırasını iyi belirleyebilmektir. Bu sıralama iyi belirlenmezse içi boş camiler, teknolojik imkânlarla dolu ama atıl sınıf ve okullarla karşı karşıya kalmak kaçınılmaz olur.
Okul binasını ve içini iyi yapar öğretmen ve öğrenci ihmal edilirse, istenilen eğitimli ve şahsiyetli insan yetiştirilemeyecektir. Bir de buna öğretmeni ve idareciyi popülizme kurban etme eklenirse, binalar nitelikli gençleri yetiştirmeyecektir.
Binalar öncelenir, o binaları ihya edecek olanlar ihmal edilirse istenilen şahsiyetli ve fedakâr insan yetişmez.
Önceliklerin tercihi iyi belirlenmelidir. Göze hemen görünen alanlara mı yoksa insana mı yatırım yapılacağına karar verilmesi gerekir.
Unutulmamalıdır ki, nitelikli ve şahsiyetli insanlar binalar yapabilir ama binalar şahsiyetli insan üretemezler.
Yatırımda önceliği insana yapmayanların gelecekleri olmayacaktır.
Durup adam akıllı düşünmek ve şu soruyu sormak lazım;
Önceliğimiz nedir?
İnsan mı, binalar mı?
İnsan mı kurumlar mı?
İnsan mı devlet mi?
Herkes kendi inancı ve anlayışına göre bu sorulara cevaplar verebilir. Ama sağlıklı düşünen aklı başında olan herkesin vereceği tek cevap; “insan”dır.
Zira Yüce Yaratıcı bütün evreni insan için yaratmış ve onu insanın hizmetine sunmuştur.
“Ey insanlar! Allah’ın, göklerde ve yerde bulunan her şeyi sizin emrinize verdiğini  görülen ve görülmeyen, bildiğiniz ve henüz farkında olmadığınız, açık ve gizli nîmetlerini üzerinize yağmur gibi yağdırdığını görmüyor musunuz?
Bütün bunlara rağmen, yine de insanlardan bazıları Allah, insan ve evren hakkında doğru bir bilgiye, yol gösterici bir rehbere ve aydınlatıcı bir kitaba sahip olmadıkları hâlde, Allah’ın dini hakkında boş yere tartışır dururlar.” (Lokman 31:20)
Eğer gerçekten yeniden bir diriliş hamlesi gerçekleştirmek ve medeniyetimizin izlerini çağımıza vurmak ve onu geleceğe taşımak istiyorsak insanı öncelemek zorundayız.
Zekâtlarımızı, sadakalarımızı, bağışlarımızı ve bütçelerimizi harcarken önceliklerimizi bir kez daha gözden geçirelim…
Gelin bu yazının yazılmasına vesile olan cümleyi bir kez daha hatırlayıp kendi kendimize şu soruyu soralım;
Binaların inşasına yapılan harcamanın sevap kazandıracağına, ama şahsiyet inşasına yapılan yatırımın boşa gideceğine mi inanıyoruz?