Ülkenin yaklaşık üçte birini enkaza çeviren ve on binlerce kişinin de kaçmasına neden olan bir savaşta DEAŞ terör örgütünü hezimete uğrattıktan 2 yıl sonra Irak’ın yeni bir istikrarsızlık döngüsüne batması, tehlikeli bir durum oluşturabilir.
ABD merkezli Associated Press (AP) ajansının 9 Ekim’de yayınladığı bildiriye göre, iş, elektrik, içme suyu talebi ve yolsuzlukla mücadele hususunda patlak veren gösteriler karşısında ortaya çıkan kriz, Irak güvenlik güçlerinin sert müdahalede bulunmasına neden oldu. Müdahaleler sonucunda 1 haftadan kısa bir süre içerisinde gerçek mermiyle 100’den fazla kişinin öldü.
AP yayınladığı bildiride, “Hükümetin, protesto yapmak için ilk defa geçen hafta sosyal paylaşım sitelerinde birleşen silahsız eylemcilere bu kadar sert bir müdahalede bulunmayı neden seçtiği hala belirsiz” ifadelerine yer verdi. Ancak protestolara verilen bu sert cevabın, Irak’ı geri dönüşü olmayacak tehlikeli bir yola sokabileceğine dikkat çekildi.
Açık bir siyasi liderin bulunmadığı protesto eylemleri kapsamlarında kasaba ve şehirlerde güvenlik güçleriyle çatışmalar devam ederken, hükümet ise yerleşik sorunlara bir çözüm getiremedi. Bu durum ise, yeni bir Arap ülkesinin daha herhangi bir ufku olmayan bir krize girebileceği endişelerine neden oluyor.
Eurasia Grubu Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölümü Başkanı Ayham Kamil, “Şekilcilik olarak verilen imtiyazların yanı sıra güç kullanımı, geçici olarak baskıyı hafifletecek, ancak krize son vermeyecektir” dedi. Kamil, “Bu protesto döngüsü kontrol altına alınabilir. Ama siyasi sistem meşruiyetini kaybetmeye devam edecektir” ifadelerini kullandı.
Eylemcilerin, daha iyi hizmet ve yolsuzluğun sonlandırılması hususundaki talepleri değişmezken geçen yaz kronik elektrik kesintileri ve su kirliliği nedeniyle Basra kentinde de halk eylemleri patlak vermişti. 2016 yılında öfkeli eylemciler, Bağdat’ın ağır güvenlik altında bulunan Yeşil Bölge’deki duvarlara tırmanıp Irak parlamentosuna baskın düzenleyerek, “Hırsızlar” diye bağırmıştı.
Ancak Şii din adamı Mukteda es-Sadr’ın yönettiği 2016 protestolarının aksine bugün, protestolara hiçbir siyasi parti katılmadı. Eylemcilerin çoğu 20’li yaşlarda. Açık bir plan ya da talep listesine sahip değiller ve bir sözcüleri dahi yok. Bazıları, yolsuzluğa maruz kalan ülkede iş bulamayan veya üniversiteden yeni mezun olmuş gençler. Irak, dünyanın en büyük petrol rezervlerinden bazılarına sahip.
Bu ayaklanmanın, belirgin bir özelliği ve çözümü de bulunmuyor. Eylemciler, 2003’ten sonra tüm siyasi sınıflardan ve “Irak halkı kirli su içerken ve iş bulamazken” bu sınıfın rüşvet, adam kayırmacılık ve yolsuzluktan fayda sağlamalarından bıktıklarını söylüyor.
Başbakan Adil Abdulmehdi, eylemcilerin taleplerini değerlendirme taahhüdünde bulundu. Ancak 77 yaşındaki yetkili, yüksek işsizlik oranı, yaygın yolsuzluk, harap kamu hizmetleri ve düşük güvenlik dahil, geçen yıl görevine çeşitli zorluklarla mücadele içerisinde başladı ve gözlemcilere göre bu zorluklara “sihirli bir çözüm” bulamadı.
Kriz, eylemcilerin haklarını talep etmek üzere bu ayın başlarında sosyal medya üzerinden örgütlenmesiyle başladı. Ardından eylemciler tomalar, göz yaşartıcı gazlar ve mermilerle tanıştı. DEAŞ’a karşı savaşa öncülük eden terörle mücadele komutanı Abdulvahab es-Saadi’nin aniden görevden alınmasıyla oluşan öfke sebebiyle kısmi protestolar patlak verdi. Saadi, yolsuzluğa karşı ve saygın bir general olarak tanınıyordu.
Eylemciler, müttefikler olan ABD ve İran arasında artan gerilimlerin ortasında kalan Irak açısından kritik bir vakitte gerçekleşti. İran, Tahran destekli Haşdi Şabi milislerine bağlı Irak’taki bazı askeri üsler ve depoları hedef alan gizemli saldırılar sonrasında Irak’ta görev yapan ABD kuvvetlerini hedef alma taahhüdünde bulundu.
Protesto gösterileri başladığında Bağdat’tan Basra da dahil olmak üzere güneydeki Şii kalelere hızlı bir şekilde yayıldı. Hükümet, protesto eylemlerini bastırmak için 24 saatlik sokağa çıkma yasağı ilan etti ve çaresiz bir girişimle internet üzerine kısıtlama getirdi.
İçişleri Bakanlığı sözcüsü Tuğgeneral Saad Muin, geçen pazar günü 104 kişinin öldüğünü ve 6 binden fazla kişinin de yaralandığını açıkladı. Ölenler arasında, 8 güvenlik gücünün de bulunduğu belirtilirken, 51 kamu binasının ve 8 siyasi parti merkezinin eylemciler tarafından yakıldığı ifade edildi.
Eylemciler ve güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar küçük çapta devam etse de büyük güvenlik kampanyaları, şu anda eylemcilerin sayısında düşüşe neden oldu.
Ancak Iraklılar ve gözlemciler arasında, çok sayıda eylemcinin ölmesi dolayısıyla protesto hareketinin, öncekinden daha organizeli şekilde geri dönebileceğine dair bir inanç var. Ayrıca silahlarla dolu bir ülkede şiddetin, bazı eylemcileri Suriye’de olduğu gibi kendilerini silahlandıracağı korkusu ve bazı İran yanlısı milislerin, savaşa dahil olup kaostan yararlanabilecekleri endişesi de mevcut.
Parlamentoda çok sayıda sandalyeye sahip olan Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, hükümete ölümler dolayısıyla istifa çağrısında bulundu. Ayrıca, bir “reform programına” ulaşılıncaya kadar Hareketi’n hükümette yer almayacağını belirtti. Eğer Sadr, protesto gösterilerine katılırsa, daha fazla güce sahip olacak ve muhtemelen bu durum da şiddet eylemlerini tırmandıracak.
AP’nin aktardığına göre hükümet, şu anda durumu hafifletmeyi başarmış olabilir. Ancak közleri, her zaman her yerde tutuşmaya hazır. Bu gerçekleşirse de herkes yanacak.
Irak protestoları, sonu görünmeyen bir krize neden oldu
Irak protestoları, sonu görünmeyen bir krize neden oldu
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة