“Milyonlarca kişinin aç kalmasının tek suç olmadığını söylediğimi asla unutmuyorum. Aksine insani kuruluşların binalarının, arabalarının kullanılması ve kaçakçılık da birinci dereceden savaş suçudur. İlgili çalışanlar kendilerinden utanmalıdır.”
AP haberine göre bu ifadeler, Yemen Gençlik ve Spor Bakanı Yardımcısı Dr. Hamza el-Kemali’ye ait. Kemali, yaptığı açıklamada Husi milislerle yapılan yolsuzluk, işbirliği ve savaşlarda onlara katılma suçlamasıyla Birlemiş Milletler’in (BM), Yemen’deki ofislerinde çalışan yetkili ve görevliler hakkında yürüttüğü soruşturmaların açığa çıktığını ifade etti.
10 Eylül 2017 tarihinde Şarku’l Avsat, “Uluslararası insani kuruluşların Yemen’deki rolüne dair eleştiriler ve sorular” başlıklı bir haber yayınladı. Haber, Yemen’deki kilitli BM yardım kapısını çaldı. Yemen’le ilgilenen Yemenli ve Körfez bölgesinden aktivistlerin yardım kuruluşlarının rolüne dair görüşlerine yer verdi.
Bu haber iki yıl önceye aitti. Yemenli aktivistlere “krizin uzamasının sırrının ortaya çıktığı ve savaşın, dar ve kişisel amaçlar uğruna besleyenlerin var olması sebebiyle uzadığı” açıklaması uyarınca soruşturmanın gürültüsü gelmeden önceydi.
BM yetkilileri, Şarku’l Avsat’a soruşturmaların devam ettiğini açıkladı. Ancak gizli şekilde yapıldığını da belirttiler. Soruşturmaya ve sonuçlarına dair gizliliğin kalkacağı hususunda da emin değiller.
BM kaynaklarının Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Yemen’deki İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA), soruşturmalara cevap vermeye hazır.
Yemen hükümeti yetkilileri de soruşturmaların gizliliğinin kaldırılması ve sorumluların cezalandırılması çağrısında bulundu.
Bu çerçevede Yemenli Bakan Yardımcısı Hamza el-Kemali, “Bu raporların ayrıntılarının tam olarak açıklanması, kamuyla paylaşılması ve faillerin cezalandırılması gerekiyor. Ama ilk önce hükümet, doğru yolu takip ettiğinden emin olması için tüm bu kuruluşlarla ilişkilerinin yolunu ve mekanizmasını değiştirmek zorunda” ifadelerini kullandı.
Yemenli siyasi analist Bera Şiban da Şarku’l Avsat’a, “Birçok Yemenli aktivistin ve bizim kayda değer yolsuzluğun varlığına dair uyarılarımıza rağmen, BM ofislerinin Sana’nın içerisinden çalışmakta ısrar etmesi dolayısıyla bu büyük skandal ortaya çıktı. Husiler, kuruluşların gruba faydası olmadan çalışmalarına izin vermez” dedi. Şiban ayrıca, “Kanıtların varlığı şimdi BM raporlarının güvenilirliğini tehlikeye sokuyor. Bu raporların geçmiş dönemde siyasallaştırılmadığına inanmamız mümkün değil” şeklinde konuştu.
Kanıtlara el koyma
Hikaye, Ekim 2018’de yaşanan dramatik bir sahne ile başlıyor. BM’ye bağlı soruşturmacılar, Sana Havalimanı içerisindeki gidiş salonunda toplanarak, yanlarında taşıdıkları (Dünya Sağlık Örgütü (WHO) mensup personellerden toplanan dizüstü bilgisayarlar ve harici bellekler) önemli kanıtları terk etmeye hazırlanıyordu. Soruşturmacıların, Yemen’deki BM ofisi içerisinde yolsuzluk ve dolandırıcılık yapıldığına dair kanıtları bu bilgisayarlarda barındırdığına inanılıyor. Ama 6 eski yardım personeli ve analistin AP’ye açıklamasına göre, uçağa binmeden önce, Yemen’in kuzey bölgelerini kontrol eden Husi milislerden silahlı adamlar, havalimanının salonuna baskı yapmış ve bilgisayarlara el koymuştu. Söz konusu soruşturmacılar, bu saldırıdan zarar görmemişti, ancak yanlarında herhangi bir kanıt olmadan seyahat etmişti.
İsminin verilmesini istemeyen söz konusu 6 yetkiliye göre Husi milisler, isyancı gruba bağlı Dünya Sağlık Örgütü personelleri tarafından “yardım paralarında dolandırıcılık yapıldığının açığa çıkmasına dair endişe duydukları” hususunda bilgilendirilmişti.
Bu sahne, Yemenlileri 5 yıllık bir iç savaşın ortasında kendilerine bağışlanan gıda, ilaç ve paralardan mahrum bırakan yolsuzluğa karşı devam eden mücadelenin bir başka bölümü.
BM milisleri
BM’de devam eden iç soruşturmalara ve gizli belgelere aşina bazı isimlere göre, savaşın neden olduğu insani krizle başa çıkmak için gönderilen BM’ye bağlı 12 yardım çalışanı, ülkeye akın eden yardımların milyarlarca dolarıyla zenginleşmek için çeşitli taraflardan Husi milislerin saflarına katılmakla suçlanıyor.
Aynı şekilde Hamsa el-Kemali de “Savaşın ilk anından itibaren BM kuruluşlarının Husi milisleri destekleyerek savaşı beslediği ve uzattığına dair uyarı yapıyoruz. Bu raporun açıklamaları şok edici ve trajik” ifadelerini kullandı.
Anlaşma belirsizliği
AP, soruşturma belgelerine ulaştığını ve eski 8 yardım personeli ve iki hükümet yetkilisiyle görüşmeler gerçekleştirdiğini açıkladı. Ana fikir, WHO içerisindeki mali denetçilerin, vasıfsız kişilerin yüksek maaşlı pozisyonlara atanması, milyonlarca doların kurum personellerine ait kişisel banka hesaplarına yatırılması, uygun belgelerin bulunmadığı şüpheli anlaşmaların onaylanması ve tonlarca ilaç ve yakıtın Yemen dışındaki kuruluşlara bağışlanması iddialarına dair soruşturma yürütmesi etrafında dönüyor.
Yemenli bir aktivist, yaptığı açıklamada, BM kuruluşları tarafından ortaya koyulan uygulamaların memnuniyetle karşılandığını, ancak bu memnuniyetin “iç savaşın başlamasından bu yana her iki çatışma tarafındaki yerel yetkililerin kasalarına giren veya kaybolan yardım programlarından temin edilmiş mallar ve fonlardaki milyarlarca doları takip etmek için” gerekli soruşturma düzeyinin gerisinde kaldığını ifade etti.
Geçen 3 ay boyunca internet üzerinden “Para nerede?” adıyla başlatılan bir kampanya çerçevesinde çok sayıda aktivist, yardımların şeffaflığına dair baskı yaptı. Aktivistler, BM’den ve uluslararası kuruluşlardan, 2015 yılından bu yana Yemen’e ödenen milyarlarca doların nereye gittiğini gösteren mali raporlar yayınlanmasını istedi. Geçen yıl da AP, uluslararası bağışçıların, Yemen’deki insani çabalar için 2 milyar dolar taahhüt ettiğini açıkladı.
BM, Yemen’de faaliyet yürüten programları ortaya koyan “Sonuçları açık hale getirin” adlı bir kampanyayla yanıt verdi. Ancak kampanya, yardım fonlarının nasıl harcandığına dair finansal raporlar sunmadı.
Aynı şekilde Bera Şiban, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Yemenli aktivistler tarafından başlatılan kampanyanın haklı çıktığını, soruların meşru olduğunu ve BM ofislerinin, bazı kuruluşların personelleri tarafından yapılan yolsuzluğun net kanıtlarının varlığı dolayısıyla bu soruları cevaplayamadığını belirtti.
Bir köpeğe bakmakla sorumlu personeller
Soruşturmaya aşina 3 kaynağa göre Yemen’deki WHO ofisinin yürüttüğü bir soruşturma, 2016 yılından Eylül 2018’e kadar kuruluşa bağlı Sana ofisi başkanlığını yürüten İtalyan doktor Nevio Zagaria tarafından yanlış yönetilme iddiasıyla Kasım ayında başladı.
Soruşturmaya dair tek açıklama, 2018 yılında iç mali denetçilerin küresel faaliyetler hakkındaki yıllık bir raporun 37 sayfasında yapıldı. Rapor, Zagaria ismini ise kapsamıyor.
Mayıs ayında yayınlanan rapor, Yemen ofisinde yapılan mali ve idari kontrollerin “yetersiz” olduğu sonucuna vardı. Rapor ayrıca, atama prosedürlerinde usulsüzlükler yapıldığına ve uygulamalarda kontrol eksikliği olduğuna dikkati çekti.
Öte yandan WHO sözcüsü Tarık Jasarevic de soruşturma başlatıldığını doğruladı. Jasarevic, Zagaria’nın Eylül 2018’de emekli olduğunu ifade ederken, ancak AP’nin yayınladığına göre Zagaria’nın soruşturma altında olup olmadığını ne doğruladı ne de inkar etti.
Tarik Jasarevic, “İç Kontrol Hizmetleri Ofisi, şu anda gündeme getirilen tüm sorunları araştırıyor. Bu sürecin gizliliğine saygı göstermeliyiz. Belirli konuların ayrıntılara dair açıklama yapamıyoruz” şeklinde konuştu. Aynı şekilde Nevio Zagaria da AP’nin kendisine gönderdiği e-postaya yanıt vermedi.
Zagaria’nın, 20 yıldır WHO’da görev yaptığını hatırlatan Jasarevic, yetkilinin Filipinler’deki 4 yıllık görevinin ardından Aralık 2016’da Yemen’e geldiğini ifade etti.
İsminin verilmesini istemeyen 3 kaynağa göre Zagaria, daha önce Filipinler’de yanında çalışan 2 genç personeli işe aldı ve bu personellerin, yüksek maaşlı işlere terfi etmesini sağladı.
Biri Filipinli bir üniversite öğrencisi diğeri eski bir stajyer olan söz konusu 2 personelin tek işlerinin, Zagaria’nın köpeğine bakmak olduğu belirtildi. Yardım alanında çalışan eski bir çalışan, “Verimsiz olan, ancak yüksek maaşla çalışanlar iş kalitesini zayıflattı” dedi. İddiaya göre Zagaria, bir personel tarafından sunulan şüpheli sözleşmeleri de prosedürleri yerine getirmeden onayladı.
Husiler, BM ile çalışıyor
Belgeler, yerel şirketlerin WHO’ya bağlı Aden ofisine hizmet vermek üzere sözleşme yaptığını, daha sonra WHO’daki personellerin arkadaş ve akrabalarının işe alındığını, verilen hizmetler karşısında yüklü maaşların ödendiğini ortaya koydu. Belgelere göre bu şirketlerden birini sahibi, ofisin bir personeline nakit para teslim etti. Ofisin faaliyetlerine aşina dört kişi, Tamima el-Guli adlı bir WHO personelinin, en tehlikeli Husilerden biri olduğunu ifade etti. Kaynaklar, kendisinin dizüstü bilgisayarlarla seyahat ettiğini, sahte isimler kullandığını, kendi maaşlarının yanı sıra kişileri terfi ettirmek için de rüşvet aldığını belirtti. Kaynaklar, Tamima el-Guli’nin kocasının da Husiler arasında önde gelen bir üye olduğuna dikkati çekti.
Kaynaklara göre el-Guli, işten uzaklaştırıldı, ancak WHO’nun bir personeli olmaya devam ediyor. AP’nin kendisiyle iletişim kurma girişimlerine ise yanıt vermedi.
Doğrudan fonlar
WHO’nun prosedürlerine göre yardım fonları, kriz durumunda mal alım ve hizmet hızını artırmaya yönelik bir önlem olarak, doğrudan personel hesaplarına aktarılabilir. Bu çerçevede WHO yaptığı açıklamada, bu durumun Yemen’deki bankacılık sektörünün tam olarak faaliyet göstermediği göz önüne alındığında uzak bölgelerdeki faaliyetleri korumak için gerekli olduğunu belirtti.
Bu tür önlemler, acil durumlarla sınırlı olduğundan dolayı bu tür doğrudan transferler için harcama koşullarını belirtmeye gerek duyulmuyor. Bu bağlamda iç belgelere göre Zagaria, belirli personeller için 1 milyon dolarlık doğrudan fon transferini onayladı. Bununla birlikte, çoğu durumda da fonların nasıl harcandığı bilinmiyor.
Öte yandan iç belgelere ve yetkililerle yapılan görüşmelere göre, Zagaria’nın kontrolü altında faaliyet gösteren, WHO’ya bağlı Aden ofisi başkanı Ömer Zeyn de kişisel hesabında yüz binlerce dolarlık yardım fonu bulunduruyor. Zeyn ayrıca, bu fonun yarısından fazlasının ne için harcandığını da açıklayamıyor.
Yemen’in güneyindeki yardım faaliyetleri hakkında birinci elden bilgi sahibi 4 kişi, Zeyn’in Aden merkezli Yemen hükümetindeki Sağlık Bakanı’na resmi danışman olarak hizmet ettiğini, el-Mukelle şehrinde gıda programları yürütmek için BM ile 1,3 milyon dolarlık bir sözleşme imzalayarak, kar amacı gütmeyen bir kuruluşu yönettiğini ifade etti. Kaynaklar, bu düzenlemelerin çıkar çatışmasına yol açtığını da söyledi.
Ömer Zeyn, AP’ye bu konuya dair açıklama yapmayı reddederken, Sağlık Bakanlığı’ndaki görevinden istifa ettiğini belirtti. Yolsuzluktan dolayı soruşturulup soruşturulmadığına ilişkin bir soruya da “Bu haberi size kim sızdırdıysa, bu soruyu cevaplayabilir” yanıtını verdi.
Darbeciler, BM araçlarını kullanıyor
WHO, Yemen’deki personelleri tarafından ihlallerin yapıldığı iddialarını araştıran tek BM kuruluşu değil. Soruşturmaya aşina 3 kaynağa göre, UNICEF de Husi bir yetkiliye kuruluşa ait aracını kullanma izni verdiğinden şüphelenilen Pakistanlı Horam Cavid’i soruşturuyor.
Bu durum, Husi yetkilisine Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyonun hava saldırılarından etkili bir şekilde koruma sağlamıştı. Zira UNICEF, çalışanlarının güvenliğini sağlamak amacıyla araç hareketleri hakkında koalisyona sürekli olarak bilgi verir.
Yardım alanında çalışan eski bir yetkiliye göre Cavid, Husilere ait güvenlik birimleriyle olan yakın bağlantısıyla biliniyor. UNICEF’in mali denetçilerinin ülkeye girişini önlemek için de bağlantılarını kullanıyor.
AP, konuya dair görüşmek için Cavid’e ulaşmaya çalıştı, ancak bu girişiminde başarısız oldu. Fakat UNICEF’e mensup yetkililer, devam eden soruşturmanın bir parçası olarak, soruşturma ekibinin bu iddiaları araştırmak için Yemen’e gittiğini belirtti. Yetkililer, Cavid’in bir başka ofise transfer edildiğini söylerken, yerini açıklamayı ise reddetti.
Birçok kişiye göre, BM ile her iki çatışma tarafından yerel yetkililer arasındaki ilişkiler, oldukça yaygın.
Personelleri takip etmek için izinler
Yemen’deki bir BM komitesi tarafından yayınlanan bir rapor, Husi makamların sürekli olarak yardım kuruluşlarına baskı yaptığını ve onlara yandaş atamaya zorladıklarını ortaya koydu.
Yetkililer, kaç personelin Husilere yardım sağlandığının bilinmediğini ifade ederken, son yıllarda yaşanan bazı olayların BM personellerinin Yemen’e sağlanacak yardımlara yönelik hırsızlık faaliyetlerine karıştığını gösterdiğini belirtti.
2016- 2017 yılları arasında yayınlanan bir BM raporu, Taiz vilayeti içindeki Husi milisler tarafından tıbbi edevat taşıyan kamyonların kaçırıldığı birçok olaya dikkati çekti. Aktarılana göre bu yardımlar, daha sonra Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyonla savaşan ya da Husi kontrolündeki bölgelerdeki milislere dağıtılmıştı.
Yetkililer ayrıca, bu durumların olaya maruz kalan tüm kuruluşlar açısından skandal olduğunu ve BM’nin tarafsızlığını baltaladığını vurguladı.
BM'nin Yemen personeli hakkında 'gizli' yolsuzluk soruşturmaları
BM'nin Yemen personeli hakkında 'gizli' yolsuzluk soruşturmaları
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة