Fayez Sara
Suriyeli gazeteci-yazar
TT

İran’la savaş çıkması halinde Suriye’nin durumu

İran’la savaş olup olmayacağı konusunda hala net bir şey mevcut değil. Bu durum, ABD ve İran’ın savaş yapmama isteğiyle ilgili değildir. Bu, karşılıklı bir aldatmaca da olabilir. Aksine savaşın çıkıp çıkmaması başka faktörlerle bağlantılıdır. Savaş sırasında olası sonuçların ve savaş sonrasında çözüm ihtimallerinin ne olacağı konusunda tüm tarafların tahminlerinin yanı sıra savaştan önce gerilim yaşanabilir ve siyasi çatışmalar çıkabilir.
Görüldüğü gibi savaş, İran ve ABD arasında çıkacak olmasına rağmen üçüncü taraflar, Washington’un yanında yer alacak.  Washington, girdiği savaşlara başkalarını da dâhil etmeye çalıştı: 2001 teröre karşı savaş, 2003 Irak savaşı ve 2014 DEAŞ’a karşı savaş. Tüm bu savaşlarda Washington, başını çektiği bir koalisyon kurdu ve savaşa öyle girdi. Washington’un İran’la savaş yapması halinde de aynı durumun gerçekleşmesi bekleniyor. Başta Fransa, İngiltere ve İsrail’in yanı sıra Tahran’la anlaşmazlıkları savaş düzeyine ulaşan ülkeler olmak üzere bu koalisyona katılacak birçok aday ülke bulunuyor.
Savaş çıktığı zaman savaş sahası, İran’dan başlayarak birçok Körfez ülkesine ve Akdeniz’in doğu kıyısına (Suriye, Lübnan ve İsrail) kadar uzanabilir. Bölgenin yüzölçümünün büyük olmasından dolayı potansiyel savaş, tüm bölgeyi kapsamayacak olup, stratejik çıkarları gerçekleştirmek için belirli bölgelerde karşılıklı saldırılar tarzında ve en aktif ve en önemli bölgelerde ise doğrudan çatışmalar şeklinde gerçekleşecektir.
Mevcut verilere göre Suriye, potansiyel savaş sahnesinde en önemli konumu işgal ediyor. İsrail’le ateşkes hattına yaklaşma konusunda Suriye çatışmasıyla ilgili siyasi ve askeri gelişmeler, İran ve militanlarına karşı en önemli gerilim faktörleri arasında yer aldı. İsrail’in güvenliği, ABD’nin dokunulmasına dahi izin vermediği bir zorunluluktur. İran’ın Suriye’deki varlığının ve nüfuzunun artmasına ek olarak Suriye’deki durum, hem sınırlı hem de kapsamlı askeri operasyonların yapılması için uygun bir ortam sağlıyor.
ABD ve İran güçleri gibi Suriye topraklarında farklı taraflara ait birlikler mevcut. Ayrıca İran, Lübnanlı, Iraklı ve Afgan militanlar gibi yerel ve bölgesel ortaklara sahip. Öte yandan Washington, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) gibi büyük bir saha destek gücüne sahip. Aynı zamanda ABD, İran ve üçüncü taraflar; geri kalan taraflar hakkında tüm lojistik ve istihbarı bilgilere sahip. Ayrıca Suriye’nin birçok bölgesinde karşılıklı çatışma hatları mevcut. Dolayısıyla savaşın çıkması bir kıvılcıma bakıyor.
Suriye, en önemli potansiyel savaş sahalarından birisidir. Bu durum, Suriye’de tarafları çatışmaya sevk edecektir. Bu da 8 yıllık savaş neticesinde fiziksel ve kimyasal zararlar, savaş atıkları ve yeni silah denemeleri nedeniyle Suriye topraklarında meydana gelen kayıplara ve çevresel yıkıma yenilerini ekleyecektir. Bunların hepsi de Suriyelilerin maruz kalacağı beşeri kayıplara ekleniyor. Çünkü savaşçılar ya da savaşçıların büyük bir bölümü, Suriye halkının arasında veya yakınında bulunuyor. Hatta Suriyeliler arasında savaşan tarafların müttefikleri mevcut. Örneğin SDG savaşçıları, Washington’un müttefikidir. Esed yanlıları ise İran’ı destekliyor. Suriye topraklarında savaş çıkması halinde tüm bunlar, daha fazla insanın ölmesine ve yaralanmasına neden olacak. Son yıllarda DEAŞ’la mücadele uluslararası koalisyonun yürüttüğü savaşta meydana gelen gelişmeler, Suriye’nin ve ülke halkının maruz kalabileceği olaylara işaret ediyor.
ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon, DEAŞ’a karşı mücadelesinde Rakka, Deyr-i Zor ve Halep kırsalında operasyonlar yaptı. Bu operasyonlar sonucunda Rakka’nın yüzde 60’ından fazlası yıkıldı. Yine Deyr-i Zor, aynı oranda zarar gördü. Uluslararası koalisyonun yürüttüğü operasyonlar neticesinde 3 binden fazla sivil öldü. Ölenlerin yaklaşık bini çocuk ve 500’ünden fazlası ise kadındı. Uluslararası koalisyonun hedef aldığı bölgelerde 500 binden fazla insan, yerinden yurdundan edildi. Ayrıca okul ve hastane gibi yüzlerce sivil tesis tahrip edildi.
Suriye topraklarında İran’la savaşmak, geçmiş yıllarda farklı kayıpların yaşandığı bir bölgede daha fazla kayıplara yol açacaktır. İran’la savaşmak, sadece toprağa, çevreye ve halka zarar vermeyecek. Aynı zamanda bu savaş, çözümü zorlaştırmasının yanı sıra çok sayıda insanın ölmesine, yaralanmasına ve yerinden yurdundan edilmesine de yol açacaktır.
İran’la savaş olasılığının ve Suriye’de daha fazla kayıp ve zarar ihtimalinin olduğu bir zamanda savaşmama ve İran’ın müzakereler ve tavizler yoluyla düşmanlarıyla sorunlarını çözme olasılığı da var olmaya devam edecektir. Fakat çözüm süreci, zorlu bir süreçtir. Bazıları, Tahran’ın bu sürece girmenin sonuçlarına katlanamayacağını düşünüyor. Fakat İran’ın, bölge ülkelerinin ve dünyanın yaşayacağı savaş, belki de İran’ı savaş dışı başka bir davranışa mecbur bırakacaktır.