Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Suriye'deki ilk askeri darbenin öyküsü

Albay Hüsnü Zaim, Arap tarihine daha önce hiç kimsenin yapmadığı bir şeyi yaparak girdi.
Şam’daki seçilmiş sivil yönetime karşı darbe yaparak vatansever Cumhurbaşkanı Şükri el-Kuvvetli’yi cezaevine gönderdi. Ancak 137 gün sonra en yakın arkadaşlarının kurşunlarıyla can verdiğinde kan ve kaos dizisi de her yeri sardı.
Tarihçi Dr.Sami Moubayed; “Modern Suriye’nin Yapımcıları: Suriye Demokrasisinin Doğuşu ve Çöküşü 1918-1958” adlı son kitabında (ingilizce) o fırtınalı günü yani darbenin gerçekleştiği 29 Mart 1949 gününü ve Şam’ın sakin yaşamını belki de ilelebet değiştiren bu maceracının öyküsünü anlatıyor.
Bu yazıda saygın bir akademik itibara sahip olan Dr. Moubayed’in kitabının, ABD Başkanı Harry Truman’ın deyimiyle “Suriye’nin Mussolini”sinin yarattığı fırtına ile ilgili bölümünü özetlemeye çalışacağım. Ayrıca Zaim’e atfedilen ve yazarın da o dönemde yaşayanlar tarafından bilinse de içinde oldukça ilginç bilgilerin yer aldığı resmi belgelere ya da güvenilir tarihçilere dayanarak naklettiği bazı ilişkileri de aktaracağım.
29 Mart sabahında Şam halkı işlerine giderken tanıdık olmayan bir görüntü ile karşılaştılar. Caddelerde tanklar vardı. Bir tank birliği; Bustan El-Reis’de bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na bir diğeri ise Başbakan Halid el-Azm’ın konutuna doğru ilerliyordu. Üçüncüsü Nasr caddesindeki radyo istasyonu yönünde ilerlerken dördüncü birliğin görevi ise Emniyet Müdürü Ahmed el-Laham ile Zaim’in Filistin savaşı döneminde kendisi hakkında yazdıklarını unutmadığı yayıncı Vecih El-Haffar’ı tutuklamaktı Zaim’in doğrudan gözetimi altında darbe bir kurşun bile atılmadan başarıya ulaştı. Hem danışmanı hem de arkadaşı olan sosyalist milletvekili Ekrem Havrani de ona yardım etti. Havari aynı zamanda radyoda yayınlanacak bütün bildirileri yayınlanmadan önce onaylayan kişiydi. Radyoda yayınlanan bildiriler El-Kuvvetli hükümeti hakkında her türlü suçlamayı barındırıyordu: Hatalı olmak, kaos, ihanet, hırsızlık, anayasaya karşı gelmek ve demokratik özgürlüklere tecavüz vb.
Cumhurbaşkanı el-Kuvvetli’nin konutunun önünde sadece bir asker nöbet tutuyordu  ve onun silahına da kolayca el konuldu. Subaylar zorla Cumhurbaşkanı’nın evine girdiler aralarından bir tanesi İbrahim El-Hüseyni kendisine tutuklama emrini okudu:”Tutuklusunuz Sayın Cumhurbaşkanım”. El-Kuvvetli çok sakin bir şekilde sordu:”Kimin emri ile?”.               El-Hüseyni: "Silahlı güçlerin başkomutanının emri ile tutuklusunuz" yanıtını verdi. Bunun üzerine El-Kuvvetli: "Ama başkomutan benim" deyince El-Hüseyni: "Öyleydiniz ama artık değilsiniz" karşlığını verdi.
Dr. Moubayed sözlerini şöyle sürdürüyor: "Kendisine ‘Bağımsızlığın Babası’ adı verilen El-Kuvvetli silah zoru ile evinden alınarak El-Mezze cezaevine götürüldü. Hiçbir şekilde askerlere karşı koymadı. Ellerine kelepçe taksalar da ilginçtir ki askerlerde ona hakaret etmeye çalışmadı. El-Kuvvetli o geceyi soğuk hücresinde geçirdi ama bağırsaklarında geçirdiğikanama nedeniyle Zaim’in emri ile ertesi gün Yusuf El-Azma Askeri Hastanesi’ne nakledildi.
Hoşça kalın...