Bekir Uveyda
TT

Şarm eş-Şeyh tarih yazıyor

Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus’u 3 Şubat 2019 tarihinde başkent Abu Dabi’de ağırlamasının tarih kayıtlarına geçtiği gibi Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde ilk Arap-Avrupa Birliği (AB) Zirvesi’ne ev sahipliği yapması da tarih kayıtlarına geçecek.
Bazı hayalperestlerin yalanlarının devam etmesi önemli değil. Onlar, icat ettikleri yalanda ısrar edip sonra da o yalana inanmaya başladılar. Arap dünyasının kırılma noktasından geçtiği ve bu kırılmadan kurtulamayacağı iddia edildi. Aksine tarihin sahadaki gerçekleri yazması ve bu gerçeklerin, gözlerinde perde olanların dışında katılımcılara net bir şekilde Arap dünyasının iyi olduğunu söylemesi çok daha önemlidir.
Uluslararası karar yapım merkezindeki Arap katılımcılar için Avrupalı liderlerin Arap liderlerle Arap-Avrupa ilişkilerini tazelemek amacıyla Şarm eş-Şeyh zirvesine katılmasından daha güzel bir kanıt var mı?
Bu tür bir gelişmenin tarih kitaplarında en güzide alanları işgal eden olaylar arasında yer alması tuhaf mı?  Arapça yayın yapan medya platformlarının yanı sıra İran ve Türkiye’deki yetkililerin Arap ve Avrupa arasındaki bu buluşmaya saldırması ilginç mi? Elbette hayır.
AB’ye üye 27 ülkenin liderlerinin büyük öneme sahip iki konuda Kral Selman bin Abdulaziz ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’den net sözler duymaları ne kadar da önemli. Bu konulardan ilki, Filistin meselesiyle özellikle de kendi toprakları üzerinde bağımsız devletlerini kurmaları için Filistin halkının haklarına karşılık verilmesi gerektiğiyle ilgilidir.
Bu çerçevede Kral Selman bin Abdulaziz’in şu sözleri son derece önemlidir:
“Başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulması başta olmak üzere, Filistin halkının bütün meşru haklarının geri verilmesi konusundaki değişmez politikamızı tekrar vurguluyoruz. Arap barış girişimine ve uluslararası meşru kararlara göre Filistin meselesinin çözümü, sadece Ortadoğu’nun istikrarı için değil, aynı zamanda dünyanın ve Avrupa’nın istikrarı için de önemlidir. Bu kapsamda Filistin meselesine adil bir çözüm bulmaya çalışan Avrupa’nın çabalarını takdir ediyoruz.”
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Avrupalı katılımcıların önünde Kral Selman’ın açıklamasına benzer şu açıklamayı yaptı:
“Uluslararası meşru dayanaklara göre kısıtlama olmadan Filistinlilerin hakları hususunda kapsamlı ve adil çözümün sağlanması, tüm bölgesel ve uluslararası tarafların yararınadır. Aynı şekilde radikal güçler ve terörizm, işgal ve savaş dışında başka bir şey bilmeyen genç nesilleri ilerleme ve kalkınmaya iştirak etmekten alıkoyamayacaktır.”
Arap liderlerin dünyanın etkili liderlerinin önünde net açıklamalarda bulunması, etnik anlaşmazlığın körüklediği çatışmalarla dolu Doğu’da adil barış yolunu arayan herkes için çok şey ifade etmektedir. Bunun yanı sıra Hamas Hareketi’nin Gazze’yi başına buyruk yönetmesi neticesinde Gazze Şeridi ile Ramallah arasında meydana gelen bölünmeyi artırma girişimlerinin çoğaldığı bir zamanda, bu gerçeğin Filistin halkının meşru Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın huzurunda Şarm eş-Şeyh zirvesinde vurgulanması da çok şey ifade etmektedir.
Acaba Filistin toplumunda meydana gelen anlaşmazlığı düzeltmeye engel olan taraf kim? Engel olan taraf, sistematik bir plana göre tüm Filistin uzlaşı girişimlerini parçalamaya devam eden aynı taraftır. Aynı şekilde söz konusu taraf, AB liderlerinin Arap liderlerle ilk zirvelerini düzenlemesinden de rahatsızlık duymaktadır.
Kral Selman bin Abdulaziz ile Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin özel ihtimam gösterdiği diğer ikinci konu ise Avrupa’nın Arap dünyasının siyasi ve sosyal yönlerini anlaması gerektiğiyle ilgilidir. Açıkçası Avrupa’da hem iktidarda hem de muhalif kanattaki siyasi liderler, Arap toplumlarındaki özel meselelere karşı tutumlarında bazen rahat davranıyor.
Elbette bu tarz bir ölçüsüzlüğün neden meydana geldiği konusunda Arapların anlayış göstermesi önemlidir. Buna karşılık Avrupa’nın siyasi liderleri de herhangi bir Arap meselesine ilgi göstermekle diğerlerinin içişlerine apaçık müdahale etmeyi birbirinden ayırt etmelidir. Bu, zor mu? Belki ideolojik düşünenlere göre bu, zor bir şey. Gerçekçi düşünenler için bu, imkânsız mı? Kesinlikle hayır.
Şarm eş-Şeyh zirvesinin Arap-Avrupa ilişkilerini daha da geliştirdiğini söylemeliyiz. Aslında bu, tekrarlanan kadim ilişki tarihinde önemli bir bölümdür.