Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Devrim ve komplo arasında 2011 Şubat hareketi

Yerel ve dış yandaşlar, Libya’daki 2011 Şubat hareketini ‘devrim ve devrimciler’ olarak nitelendirirken, karşıtları ve Kaddafi yanlıları ise bu hareketi ‘ihanet, casusluk ve NATO komplosu’ olarak nitelendiriyor. Hatta Şubat hareketini destekleyip, sonra da bu hareketten ve kararlarından pişman olup vazgeçenlerin bile bir anlayışı ortaya çıktı. Öyle ki siyasal İslam, bu kararları kan, öldürme, tehcir, yıkım ve tahribatla şekillendirdi.
Şubat savaşı, mutlak Siyonizm yanlısı Bernard Levy ile irtibatlandı. Levy, ‘Sevmeksizin Savaş’ -Libya savaşının bölümlerini yaşayan bir şahitti- adlı kitabında Şubat devrimcileri hakkında alaylı bir şekilde şunları söyledi:
“Libya’da kendilerini devrimci olarak isimlendirenlerin Kaddafi’yi Yahudi diye nitelendirmeleri beni çok güldürdü. Hâlbuki ben, onların arasında Yahudi asıllı birisiydim. Etrafımda kendilerini devrimci olarak isimlendiren gruplar vardı. Bu gruplar, benim güvenliğimi sağlıyordu.”
Bernard Levy’nin ifadesine göre kendilerini ‘Mısrata devrimcileri’ olarak isimlendirenler, Şubat devriminin asli teorisyeni sayılan Levy’e Libya vatandaşlığı verdi.
Şubat hareketi, Sarkozy’nin bölgedeki planı ve NATO ile bağlantılıydı. Tüm etkenler, bir aradaydı. Şubat hareketine karşı çıkanlar, bu etkenleri uluslararası komplonun bir ürünü olarak görüyordu. Müslüman Kardeşler’i (İhvan) yönlendiren Katar rejimi, bu etkenlerin önemli bir parçası ve hatta teorisyeniydi.
Net hedeflerinin olmamasından dolayı Libya’daki 2011 Şubat hareketi, sıkıntı içinde yaşayan ve değişim isteyen halkın ve vatandaşların dışında farklı söylemlere sahip siyasal İslam projesi için bir araca dönüştü.
Aynı şekilde Şubat’ta sokağa çıkanların hedeflerinin ve amaçlarının farklı olması, bu hareketi ya da devrimi sınır ötesi projelerin kurbanı olan sıradan vatandaşın hayal ettiği rotadan sapmasına neden oldu. O dönemde Kaddafi yönetimi, sıradan vatandaşı uluslararası komploya karşı koruyamadı. Bunun sebebi ise milyarlar tahsis edilen komplonun büyüklüğünden kaynaklanıyordu.
TV kanallarının ve büyük istihbarat servislerinin yanı sıra NATO ve dışındaki uçaklar, bu komployu destekliyordu. Çoğu da halkı koruma bahanesiyle Libya’yı bombaladı. Daha sonra halk, DEAŞ, İhvan ve El Kaide’nin kucağına terk edildi.
Bir devrimi devrim olarak ifade etmek için kavramlar üzerinde fikir birliği olmalıdır. Aslında devrim, tam ve köklü değişim demektir. Yani ülkeden ülkeye farklı versiyonları bulunan diktatör liderin şahsiyetinde vücut bulmuş zulüm, yolsuzluk ve cehaletten kurtulmaktır. Liderin hizmetçileri, lideri tanrılaştırma noktasında anlaşmaya vardı. Lider, gururlanıp nasihati kabul etmedi ve insanları kendi isteğine hatta kendine ait anayasaya göre yönetti.
Ülkeyi ve kaynaklarını istediği zaman harcayabileceği bir vakfa dönüştürdü. Sonuç ise devrim, komplo ya da şeytanla anlaşmaktı. Önemli olan, diktatör bir zalimden kurtulmaktı. İşte bu da sırf diktatör liderden kurtulmak için kolektif bilincin değişimi kabul etmesine, yöntemi hafife almasına ve ihaneti kabul etmeye tolerans tanımasına neden oldu.
Rousseau, özgürlük kavramının grup ve bireyin iradesi arasındaki uyuma dayandığı belirtti. Çünkü bu şekilde özgürlük, herkesi etkileyen bir kaosa dönüşüyor. Bu da bireyin özgürlüğünü, tabi olduğu çevrenin güvenliğiyle sınırlandırıyor. Bunun için bireysel özgürlük, başkalarının özgürlüğüne el koymak anlamına gelmiyor.
Fakat demokrasiye ve demokratik dönüşüme göre yönetim konusunda barışçıl değişim kültürünü tesis etmede başarısız olması nedeniyle Şubat hareketi, tek bir diktatörün yerine yeni despotların ve diktatörlerin çıktığı bir ortamda Libya’yı daha da diktatörleştirip despotlaştırdı.
Şubat devrimcileri, yönetim üzerinde barışçıl dönüşümü kabul etmedi. Bu da onları yönetim üzerinde barışçıl dönüşüme inanan yeni devrimcilere değil de önceki rejimin rakiplerine dönüştürdü. Jean Lois Quermonne’ye göre iktidar değişimi, genel oylamanın yönetime getirdiği muhalif siyasi güçler ile muhalif olmak için duruma bağlı olarak iktidardan vazgeçen diğer siyasi güçler arasında rol değişimine girecek şekilde mevcut siyasi rejimin saygısına bağlıdır.
Kaddafi yönetimindeki ve onun diktatör dönemindeki görüşlere bakılmaksızın komplo ve ihanetten uzak bir şekilde 2011 Şubat hareketinin siyasi anlamda devrim olup olmadığı konusunda hiç kimse, uygun bir tanıma ulaşamadan tartışma ve sıkıntı devam ediyor.