Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

​Nevvaf Musevi ağzındaki baklayı çıkardı!

Lübnan-İran merkezli Hizbullah milletvekili Nevvaf el-Musevi’nin Lübnanlılar arasında yol açtığı küçük fırtına, özel anlamlara sahip.
Nevvaf, saygın bir parlamenter, lafazan bir sözcü, temiz ve itibar sahibi bir partizandır. Nevvaf, partisini zora sokan bir davranışla Eylül 1982’de Cumhurbaşkanı seçilmesinin hemen ardından suikasta uğrayan Lübnan Cumhurbaşkanı Beşir Cemayel’i eleştirdi.
Geçmişinin objektif analizine bakılmasızın birçok Lübnanlı Hristiyana göre Beşir ya da Şeyh Beşir, modern bağımsızlığın ve direnişin sembolü, kahramanı ve cumhuriyet adamıdır. Hatta Avn Hareketi’ne göre Şeyh Beşir karakterine zarar verilemez.
Hizbullah üyesi, Beşir’i tenkit ederek genel anlamda Lübnan’daki Hıristiyanları eleştirmiş oldu. Bu eleştiri, Lübnan’daki etnik grup üzerinde hassas bir etki meydana getirdi. Bunun için Hizbullah, Nevvaf’ın konuşmasından ötürü Meclis Grubu Başkanı Muhammed Rad aracılığıyla hızlı bir şekilde özür dileyerek konuşmanın üstünün çizilmesini talep etti. Bu, Hizbullah yanlılarının sergilediği ender bir davranıştır.
Öyleyse Hizbullah, bunu neden yaptı?
Hizbullah, bunu kendisini cumhuriyetin garantörü olarak sunan ve Lübnanlı Hıristiyanların onurunu savunan Avn Hareketi’yle olan ilişki girdabını korumak için mi yaptı?
Hizbullah ve Lübnan konusunda uzman Lübnanlı araştırmacı Lokman Selim, Nasrallah yanlıların bu tevazusu ve taviziyle ilgili bir görüşe sahip.
Lokman Selim, Ortadoğu Yayın Birliği’nde (MBN) yayınlanan yazısında şu açıklamalarda bulundu:
“Aslında Hac Ebu Hasan (Muhammed Rad), Musevi’nin değerlendirmesinin yol açtığı sorunu bertaraf etmek için meşru bir şekilde görevlendirilmedi. Bu, ‘Beşir Cemayel, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna İsrail tankı üzerinde geldi’ söylemini temize çıkarmaya yönelik değildi. Yine Nedim bin Beşir’in kendisinin ve arkadaşlarının henüz savaş sanatını unutmadıklarını hatırlatmaktan endişelendikleri ya da Ketaib’in öfkesinden kaygılandıkları için böyle bir şey yapılmadı. Aksine bu, Hizbullah’ın egoistliğinden kaynaklanan bir durumdu. Bu egoistliğin siyasi başlığı, takiyye yönetimidir ve uygun ölçüde takiyyeden yardım almaktır. Fıkhi başlığı ise rezilliklerin çoğalmasıdır. Yani ‘İki rezalet bir arada bulunduğu zaman ikisini bertaraf etmek mümkün değildir. Daha ağır ve büyük olanı bertaraf etmek için daha hafif ve küçük olan tercih edilir’ kaidesine göre hareket edilmektedir.”
Lokman Selim’in ifade ettiği gibi Hizbullah’ın, Nevvaf’ın kusuruna tercih ettiği menfaat, sarı renkli Hizbullah makinesinin yönlendirdiği sınır ötesi etnik ajanda hakikatine yönelik dezenformasyonu ve karışıklığı muhafaza etmektir.
Neredeyse Nevvaf, Hristiyan-Avn ittifakının lehine olacak şekilde Lübnan’ın gerçek yüzünü ortaya çıkaracaktı.
Eskiden şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söylermiş derlerdi!