Emel Musa
Tunuslu şair ve yazar
TT

“Holokost’un tekrarına kesinlikle hayır!”

27 Ocak tarihi, Birleşmiş Milletlerin (BM) Holokost yani Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü’ne denk geliyor. Tabi Yahudi soykırımını inkâr etmemek ve bunu kesin tarihi bir gerçeğe dönüştürmek için uluslararası bir gün belirlendi. Yani biz, BM’nin holokostun meydana gelmediğinden şüphelenenlere bir tepki gösterdiğini görüyoruz. Sovyet ordusunun 1945 yılında en büyük Nazi kampını ele geçirdiği 27 Ocak’a denk gelen Holokost Kurbanlarını Anma Günü, katil ve kurbanı birbirine bağlayan ek bir noktadır.
BM Genel Sekreteri, bugüne denk gelen Holokost Kurbanlarını Anma Günü konuşmasında “Yahudi soykırımının katil bir Nazi grubunun çılgınlığı sonucu meydana geldiğini söylemek apaçık bir hatadır. Aksine binlerce yıldır devam eden Yahudi nefretini taçlandırmak, Yahudileri günah keçisi kılmak ve onlara karşı ayrımcılık yapmak için soykırım gerçekleştirildi.  Bugün bunu “antisemitizm” olarak adlandırıyoruz” açıklamasında bulundu.
İsrail’in sahip olduğu uluslararası itirafı ortaya çıkartmak ve her yıl  acı tecrübesini hatırlatmaktan çıkar sağladığını açıklamak için bu meseleye fazlaca yoğunlaştık.
Aslında bizim sorunumuz, holokost kurbanlarının varlığını inkâr ya da kabul etmek değildir. Çünkü biz, bu tür bir tezin faydasız ve gereksiz bir tartışma olduğunu düşünüyoruz. Aslında meseleyi bu şekilde ortaya atmak, başlı başına bir sorundur.
Bunun için Yahudi soykırımıyla ilgili uluslararası anma gününün kabul edilmesi sırasında yapılan konuşma, bizi daha çok ilgilendirmektedir. Bu, söz konusu anma gününü haklı çıkartmaya çalışan bir söylem olup “Yahudi soykırımının tekrarına kesinlikle hayır”  noktasında bir nevi hemfikir olmaktır. Diğer bir ifadeyle BM’nin temsil ettiği uluslararası toplum, gelecekte tekrar yaşanmaması yani Yahudi soykırımının unutulmayıp canlı kalması için bu soykırımı her yıl hatırlamamız gerektiğini söylemek istedi.
Yine bu soykırıma yoğunlaşma nedenini sorgulamak da bize gereksiz gibi geliyor. Zira tarih, insanlığa karşı işlenen soykırımlar, acılar ve olaylarla doludur. Çünkü bu tür soruları ortaya atmak, dünyadaki güç dengelerini anlama noktasında ilerleme kaydedilmemesi anlamına geliyor. Nitekim bugün dünyadaki güçlü ya da desteklenen taraflar, kendi ajandalarını dikte ediyor, tarih yazıyor ve olaylara yön veriyor.
Fakat Araplar ve Müslümanlar, bu uluslararası anma gününe zeki ve rasyonel bir şekilde yaklaşıp prensip ve bir bütün olarak nefretin normalleştirilmemesi için bugünü dayanak alabilirler. Çünkü tek bir soykırım yok ve sadece Semitizm’e karşı düşmanlık beslenmiyor. Bunun için dünyanın odaklanması gereken şey, bu tür anma günleri aracılığıyla araştırılması gereken konu neyse onu araştırmaya yönelmektir.
Anma günlerinin sembolik ve siyasi bakımdan kazananının, soykırımdan ders almadığını ve Filistinlilere karşı farklı şekillerde soykırım yaptığını delile dayalı olarak zeki, rasyonel ve objektif bir şekilde dünyaya sunmamız gerekiyor. İnsan hakları söyleminin -en azından söylem düzeyinde- ne kadar geliştiğini göz önüne almakla birlikte soykırımın kesinlikle tekrar etmemesine özen gösteren taraf, çatışmalarında farklı şekilde soykırım yapmaktan geri durmuyor.
Dünya, bazen soykırım söylemlerinin yükseldiği bazen de kaybolup yeniden ortaya çıktığı soykırım üzerinde yaşıyor. Şöyle ki ırk ve din kaynaklı gerilim, uluslararası ve jeopolitik ilişkilerin temelini oluşturmaya halen devam ediyor.
Diğer yandan Holokost Kurbanlarını Anma Günü’nün belirlenmesi, bir ölçüde İsrail için siyasi kazanç kaynağıdır. Aynı zamanda bu, olaylara özellikle de İsrail’in Filistinlilere karşı tutumuna göre kayıp ve çelişki kaynağına da dönüşebilir. İsrail’den “Bunun tekrarına kesinlikle hayır” söylemini uygulayarak canlandırması talep edilmektedir.
Yine bugün Müslüman bir Arap, sembolik ve bazen de maddi bir soykırım yaşıyor. Belki de birçok devletin Arap ve Müslüman korkusu, Araplara ve Müslümanlara karşı güçlü kışkırtma belirtisini yansıtan sembolik bir soykırımdır. Aynı zamanda bu, inanç ve ırk bakımından ötekine karşı çıkmak ve onu terörist olarak göstermektir.
Böyle bir günde dünyanın sesi daha gür çıkmalı ve söz konusu düşünce gözden geçirilip “Hem Holokost’a hem de diğer tüm soykırımlara kesinlikle hayır” diye siyasetten soyutlanmış esas manayı belirtecek şekilde yeniden yazılmalıdır.